Yenidoğan Çetesi davasında 11’inci duruşma | Sanık doktordan “Fırat Sarı’nın akıl hocası” suçlamasına yanıt

Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı dava devam ediyor. Davanın 11’inci duruşması önemli itiraflara sahne oluyor. Fırat Sarı’nın akıl hocası olmakla suçlanan sanık Mehmet Gürül, Sarı’dan 500 bin lira aldığını kabul etti ancak bu paranın borç olduğunu savundu. Gürül, “Sarı’ya verdiğim tek akıl; ‘Çoluk çocuğunla vakit geçir. Hemşirelerle bu kadar ne işin var’ demek.” diye konuştu. Gürül’ün ardından hastane yöneticisi Murat Mantuş savunma yaptı. Mantuş, yöneticisi olduğu hastanenin yoğun bakımında, Sarı’nın sahibi olduğu Medisense isimli şirketten yönlendirilen hemşire çalıştırdıklarını itiraf etti. Kayıtsız bir hemşirenin, yoğun bakımda çalıştırılmasına hastanenin başhekimi tarafından onay verildiğini anlatan Mantuş, hasta sevki suçlamaları için, “Hasta sayısı ile ilgili talepte bulundum. 19 da olsa az diyeceğim, 29 da olsa az diyeceğim.” dedi. Mantuş’un savunmasının ardından Başhekim Volkan Karataş’ın savunmasına geçildi

Yenidoğan Çetesi davasında 11’inci duruşma | Sanık doktordan “Fırat Sarı’nın akıl hocası” suçlamasına yanıt
Yayınlama: 02.12.2024
A+
A-

14.40 – BAŞHEKİM SAVUNMA YAPIYOR

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Başhekim Volkan Karataş’ın savunmasına geçildi.

Başhekim Karataş, hastanede yeni bir yapılanmaya gittiklerini anlattı.

İç denetim sırasında il ve ilçe sağlık müdürlüklerinden önerler geldiğini söyleyen Karataş, “Doluluk önemli değil. Yenidoğanda kendim arayışa girdim. Doktor bulamadık.” dedi.

Bu sürecin ardından danışmanlık hizmetleri veren şirketlerden bahseden Karataş, “Danışmanlık hizmetinin sadece doktorla belki sorumlu hemşire ile sınırlı olması gerektiği önerisinde bulundum.” ifadelerini kullandı.

12.30 – HASTANE YÖNETİCİSİ SAVUNMA YAPTI

Gürül’ün savunmasının ardından TRG Hospital Müdürü Murat Mantuş’un savunmasına geçildi.

Hastanedeki kamera sayısını artırdığını söyleyen Mantuş, “‘Bu adam da ruh hastası. Her şeyle ilgileniyor’ izlenimi yaratmaya çalıştım.” dedi.

Örgütün elebaşı Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi olarak gösterilen İlker Gönen’in danışmanlık hizmeti için kendilerine geldiğini söyleyen Mantuş, “Bizim hemşire talebimiz olmadı. Doktor arayışımız olmasaydı şu an karşınızda olmazdık. Biz hemşire almadık onlardan. Bize doktor Dursun Bey’i gönderdiler. Bazı davranışlarından rahatsız olduk. Daha sonra Mehmet Gürül geldi.” diye konuştu.

“SEVK EDENE KADAR GÖBEĞİM ÇATLADI”

Yoğun bakımda yaşadıkları bir olayı da anlatan Mantuş, “Kalp hastalığı olan bir bebegi sevk etmemiz gerekti. En iyi hastane Kanuni Sultan Süleyman’dı. Oraya sevk eden kadar göbeğim çatladı.” ifadelerini kullandı.

Savunmasında Kadan bebeğin ölümüne de değinen Mantuş, şunları söyledi:

“Figen hanım, Kadan bebegi takip eden hekim. Sinirli şekilde odama geldi. ‘Dursun doktor yanlış bilgilendirme yaptı aileye’ dedi. İki doktorun böyle tartışması uygun değildir. ‘Aile tetkikleri yaptırmamış’ dediler. ‘Anne karnında hastalık tespit edilebilirdi’ dediler.

Aslında her ikisi de aynı şeyi söylüyor. Fırat Sarı’yı aradım. Dursun Bey’e ‘Ailelere doğru bilgi verin’ diye iki defa söyledim.”

Mahkeme başkanı, Sarı ve Özdemir ile “Epikrizleri değiştirin” konuşmasını da sordu.

Sanık Mantuş, “Ben bunları hiç anlamadım. Bana verdikleri bir söz vardı. Hasta sayısını artıracaklarını söylemişlerdi. Ama ben hukuksuz bir işin içinde olmadım.” dedi.

Mahkeme başkanı, sanık Mantuş’a Sarı ile Özdemir’in “Ciro düşük” konuşmasını sordu, “Siz kimseyi aradınız mı?” sorusunu yöneltti.

Sanık bu soruya, “Ben bu konuda, hasta sayısı ile ilgili talepte bulundum. 19 da olsa az diyeceğim, 29 da olsa az diyeceğim.” yanıtını verdi.

İLAÇ ALMA SAVUNMASI

Hastaneler arasında zaman zaman yardımlaşma olduğunu söyleyen sanık Mantuş, “Ceylan Hanım’dan ilaç almışlar ama bana sormadılar. Fırat Sarı’yı aradım. Bu işin hukuksuz olduğunu söyledim. Bu ilaçlar gelmezse şikayet edeceğimi, yasal süreç başlatılacağını söyledim. İlaçlar yerine geldi.” dedi.

KAYITSIZ HEMŞİRE İTİRAFI

Mantuş, Cansu Akyıldırım isimli hemşirenin Sarı’nın sahibi olduğu Medisense isimli şirketten yönlendirildiğini söyledi.

Akyıldırım’ın sigortasının başka bir şirkette olduğunu fark ettiğinde durumu Başhekim Volkan Karataş’a bildirdiğini anlatan sanık, “Bir sakınca yok denildi. Çok da başarılı bulduk.” ifadesini kullandı.

Duruşmada bu itiraf üzerine bir üye hakim, “Yoğun bakımda kayıtsız bir hemşire nasıl çalıştırılabilir?” diye sordu.

Sanık bu soruya “Başhekim Volkan Bey onay verdi.” yanıtını verdi.

Mantuş, parayla bebek sevk edildiği iddiasını ise reddetti.

Mantuş’un ifadesinin ardından duruşmaya ara verildi.

“FIRAT SARI’NIN AKIL HOCASI MISINIZ?”

Mahkeme başkanı, Gürül’e “Fırat Sarı ile çok net konuşmayın. Tedbirli olmalıyız” demişsin şeklindeki sözlerini sordu.

Gürül, bu soruya şu yanıtı verdi:

“Meslek icabı söylenenler yanlış anlaşılabiliyor. Üç hastayı taburcu ettim, iki yatış geldi. Hemşirem bu kayıtları yaparken üç taburcu, iki yatış dediğimde dokorun bir sey yapmadığı düşünülebilir şeklinde bir yanlış anlaşılmanın önüne geçmek istedim.”

Fırat Sarı’nın, kendisine hemşirelerden birinin telefonunun dinlendiğine yönelik bilgi verdiğini anlatan Gürül, Sarı’nın bu bilgiyi bir polisten aldığını söylediğini anlattı.

Gürül, “Dijital görselleri sildir. Akciğer raporlarını isteyebilirler.” sözlerini ise şöyle savundu:

“Raporların düzeltilmesi konusunda dijital görüntülerin yanıltıcı olmaması için silinmesini istedim.”

Sarı’nın “Orayı canla başla doldurmamız lazım.” sözlerini, örgütün yöneticileri arasında gösterilen ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta göndereceği hastanelerle ilgili olabileceğini belirten Gürül’ün mahkeme başkanının yönelttiği sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Mahkeme başkanı: Fırat Sarı ile konuşurken ‘WhatsApp’a geçelim’ diyorsunuz?

Sanık: Müstechen konuşmalar olabilir diye

Mahkeme başkanı: Doktor adamsınız. Ne müstehceni olacak?

Sanık: Böyle konuşmaların hiç olmaması hayatın olağan akışına aykırı

Mahkeme başkanı: Entübe bebekler başımızı ağrıtacak diye bir konuşma var. Hatta ‘Yine ben seni WhatsApp’tan arayayım’ diye

Sanık: Plastik tüplerin çok iyi görülmemesi ve raporlama hatasından bu yüzden öyle diyorum

Sanık Hasan Basri’nin kendisiyle ilgili raporları değiştirdiği iddiası için “Ona ne kadar kızgın olduğumu biliyor. Yalan söylemiş.” diyen Gürül, “Fırat Sarı’nın akıl hocası olduğunu söyleniyor” suçlamasına ise, “Fırat Sarı’ya verdiğin tek akıl; ‘Çoluk çocuğunla vakit geçir. Hemşirelerle bu kadar ne işin var’ dedim.” cevabını verdi.

Duruşma sırasında üye hakim, Gürül’e ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in sürekli olarak hasta sevki için kendisini aramasını sordu.

Gürül bu soruya hastane yönetimini suçlayarak yanıt verdi, “Onu hastane yönetimine sormak lazım.” dedi.

Sanık doktor, Sarı’nın başka hastanelerin para ve idari işlerini kendisine anlatmasını, “Sarı bana günün dedikodusunu yapardı. Benim 30 yıllık deneyimim var. Bazen de görüş alırdı.” diye açıklamaya çalıştı.

10.35

Davanın 11’inci günü kapatılan TRG Hospital’da görev yapan doktor Mehmet Gürül’ün savunmasıyla başladı.

Gürül savunmasında Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisende’den maaş aldığını söyledi. Çalıştığı hastanelerde örgütün ele başı olarak gösterilen Sarı’nın danışman olarak hizmet verdiğini anlatan Gürül, “Ciro beni etkilemiyordu. Bazen hastaneden, bazen Medisense’den aldım.” diye konuştu.

“500 BİN LİRA ALDIM AMA BORÇTU”

Gürül, Sarı’dan evini kentsel dönüşüme sokmak için 500 bin lira borç aldığını da anlattı.

Sarı’dan 500 bin liranın büyük kısmını elden aldığını anlatan Gürül, parayı euroya çevirdiğini söyledi.

Örgütün yöneticileri arasında gösterilen Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta sevki için kendilerini de aradığını söyleyen Gürül, “Uygun olmadığımızda kabul etmezdik.” dedi.

Fırat Sarı ve hemşire Basri Gök’ün ilaç sattığı iddialarınına ilişkin duyumlar aldığını söyleyen Gürül, “İlacın satılmasını engellemek için Fırat Sarı ile konuşup bilgi almaya çalıştım.” dedi.

Gürül, Sarı ile konuşmasının bu amaçla olduğunu savundu.

Sayı yetmediğinde dışarıdan hemşire geldiğini kabul eden Gürül, tek suçunun bu olduğunu öne sürüp, “Denetim olduğu zaman dışarı çıkartılıyordu ama bunlar yetkin kişilerdi. Form doldurma ile ilgili sıkıntılar olmuştu.” diye konuştu.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA 11’İNCİ DURUŞMA

Yenidoğan Çetesi davasında bugün 11’inci duruşma görülecek.

22’si tutuklu 47 sanığın bulunduğu davada önceki günlerde önce tutuklu sanıklar sonrasında ise tutuksuz yargılanan sanıklar hakim karşısına çıktı.

Davada savunma yapmayan üç tutuksuz sanık kaldı. Üç sanık da kapatılan hastanelerden birinde görev yapıyordu.

Bu isimlerin bugün mahkemede savunma yapması bekleniyor.

Bu savunmaların ardından hastane avukatlarının savunma yapması ön görülüyor.

DAVADA EN SON NE OLDU?

Davanın 10’uncu gününde tutuksuz sanıkların savunmaları dinlendi.

Birinci Hastanesi’nin sahibi Dr. Ali Aksu, 32 yıllık hekim olduğunu dile getirip hakkında itibar suikatı yapıldığını öne sürdü.

“Bu dava, Türkiye tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının iş birliği yaparak yeni doğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulduğu, basın ve yargı eliyle yargısız infaz yapıldığı ilk davadır.” diyen Aksu bebek ölümlerinin basın ve yargıyı mesul tuttu.

Sanık hemşire Burcu Kanık ise “dedemin fişi” tapesini “talihsiz” bir şaka olarak değerlendirdi.

DOKUZUNCU GÜNDE KAN DONDURAN İTİRAFLAR

Davanın dokuzuncu günü kan donduran itiraflara sahne oldu.

Savcının Bağcılar Şafak Hastanesi Müdürü Mustafa Kazan’a yöneltiği “Yoğun bakım ihtiyacı olan, ölebilecek bir bebeğin mal gibi para karşılığı alınıp satılması seni rahatsız etmedi mi?” sorusuna sanık avukatları itiraz etti.

Sözlerin dışarıda yanlış anlaşılacağı savunuldu.

Bunun üzerine savcının “Kendisi söyledi para karşılığı bebeklerin alındığını. Beni ilgilendirmiyor dışarıda nasıl anlatıldığı.” sözleri güne damgasını vurdu.

Davanın öğleden sonraki bölümünde ise sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin, Dr. Rıza Bey’in durumu ağır bir bebek için “Boşver zaten bu bebek yaşamaz, zaten Şeyhmus Çelik’in üzerine kayıtlı bebek. Uğraşma, 500 gram bebek mi olur kalp masajı yap dönmezse çek fişi gitsin” dediğini söyledi.

DAVANIN SEKİZİNCİ GÜNÜ

Davanın sekizinci gününde hemşire Ceren Hatice Kırım savunma yaptı.

Hemşire Ceren Hatice Kırım, “Sekreter hanım üç günlük izinde olduğu için yazılmamıştı. Ben pek çok denetim gördüm ama hiç bir zaman akciğer grafisinin açılıp bakıldığını görmemiştim. Denetimin çok detaylı olduğu izlenimi uyandırmıştı.” dedi.

Savcının “Fırat Sarı’ya hat vermişsin. Bu devirde insan kardeşine bile vermez. Sorumluluk yükler çünkü… Niye bu adama üstüne kayıtlı bir hat verdin? ” sorusuna sanık Kırım, “Meşguliyetinden dolayı söyledi ben de çıkardım verdim.” cevabını verdi.

Maaşını hastaneden aldığını iddia eden Kırım, “Bana Medisense’den gönderilen bir ücret vardı. Yenidoğan ünitesinden uzun yıllar çalıştığım için geliyordu. Kaynağını sorgulamadım. Bunu mesai ödemesi olarak alıyordum. Beşte biten mesaimden 10 gibi çıkıyordum. Eve toplu taşımayla gitmiyordum. Taksiyle gidiyordum. Bu emeğin karşılığı olarak düşünüyorum.” ifadesini kullandı.

“Medisense işletmiyordu dedin, ne parası bu?” sorusuna, “Ben sözleşme anlaşma var mı bilmiyorum dedi. Hasta danışıyorduk.” diye yanıt verdi.

Kırım, “Sana şirketten gelen paraları kendin mi alıyordun yoksa dağıtıyor muydun?” sorusu üzerine Fırat Sarı’nın istifa eden sekreterinin işini bir süre yaptığını belirterek;

“Fırat Sarı’nın sekreteri istifa etmişti. Bir süre onun işini yapmamı istedi ama isteyerek yapmadım. Kendisinin istediği kişilere paraları gönderdim. Gelen her paranın çıkışı oldu. Maddi menfaatim yok. Benim üzerime bir hattım vardı, çıkarıp Fırat Sarı’ya vermiştim. Kullanıp kullanmadığını bilmiyorum. Daha sonra hattı kapattım. “Hasan Basri Gök ilaçları Fırat Sarı’nın adına istedi. Fırat Sarı’yla konuştuğumda vermememi söyledi” yanıtını verdi.

Sanık Başhekim Ahmet Atilla Yılmaz’ın savunmasından

9. tutuksuz sanık Beylikdüzü Medilife Hastanesi Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz ise savunmasında suçlamaları reddetti.

Fırat Sarı ve İlker Gönen’i başhekimleri, hastane de çalışan hemşireleri tanımadığını söyledi. Hemşirelere yapılan ödemeden haberi olmadığını ifade etti. Opera Bebeğin ölümüyle ilgili, “Başhekimler sevklerin her aşamasına hakim olamaz.” dedi.

Michelle Nwandı Opara’nın durumunu hekimin yakından takip ettiğini öne sürdü. “Çocuğun bir yerde bakılması gerektiği için mecburen yenidoğana aldık. Aslında oraya göre çocuk büyüktü. Burada da takibi yapıldı. Başka bir hastaneye sevk olması gerekiyordu. Ancak yoğun bakımı olmadığı için çocuğu yenidoğan yoğun bakıma almak zorunda kaldık.” şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanının “Savunmanıza eklemek istediğiniz bir şey var mı?” sorsununa,

“Biz avukat bulmakta çok zorlandık. Müsaadenizle tüm sanık avukatlarına çok teşekkür ediyorum huzurunuzda. Ben bu kadar yıllık cerrahım hiçbir hasta AIDS diye ameliyatını reddetmedim. Dosyanın adı nedeniyle avukat bulamadık. Sanık avukatlarına çok teşekkür ederim.” yanıtını verdi.

DAVANIN YEDİNCİ GÜNÜ

Duruşmada yedinci tutuksuz sanık Tıb​bi Sekreter Sümeyye Özdemir, Epikriz yazmadığını öne sürdü. Doktorların bilgisayar kullanımı iyi olmadığı için onların söylediğini, kendisinin ise yazdığını ifade etti.

Özdemir, tıbbi bilgisi olmadığı için bebeklerle ilgili süreçte devreye girmediğini belirterek, “Görevim hastaların yatışını sağlamak, taburculuk bilgilerini düzenlemek, sisteme girecek bilgiler girmek, hasta dosyasının arşive teslimi ve doktorun talimatıyla doktorun istediği şekilde epikrizin yazmak” diye konuştu. Özdemir’e hemşire takip formu ile epikrizlerin uymadığına dair tape kaydı soruldu. Özdemir “Bir iletişim hatası olmuş” şeklinde yanıt verdi.

Sanık hemşire Tuğba Özkaynak’a sanık Çağla Durmuş’un “Bebeği entübe göster.” tapesi soruldu. Özkaynak, “Ben sadece ‘tamam, tamamdır’ diyorum. Entübe olmayan bir bebeği entübe göstermedim.” dedi.

Özkaynak, bebeklerle ilgili gece saatlerinde bir gelişme olduğunda Çağla Durmuş’u, Durmuş’a ulaşamazsa İlker Gönen’i aradığını anlattı.

Sanık hemşire, hiçbir nöbetinde çocuk doktoru görmediğini de söyledi. Hemşire takip formlarında oynama yaptıklarını itiraf eden Özkaynak, “Sizin yoğun bakımda müdahale etme yetkini var mı?” soruna, “Entübasyon ve CPR yapabilirim.” yanıtını verdi.

Bir avukatın “Tek başınıza yapma yetkiniz var mı?” sorusuna “Yok.” yanıtını verdi.

“SEMBOLİK OLARAK 1 YILDIR BAŞHEKİMİM”

Sanık Bağcılar Medilife Başhekimi Dr. Cafer Akdur bütün suçlamaları reddetti. “Ölümlerde ihmalim yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum.” sözleriyle kendisini savundu.

Fırat Sarı ve İlker Gönen’i tanımadığını ileri sürdü, “Ben anlaşma imalamadım.Muhtemelen hastane sahipleri imzaladı.” dedi.

Öykü, Havvanur ve Ayaz bebeklerin ölümleriyle ilgili suçlanan Dr. Akdur, yenidoğan yoğun bakımını da kimin işlettiğini bilmediğini ileri sürdü. Hastanede hiçbir yetkisi olmadığını ileri süren Akdur, “Sembolik olarak 1 yıldır başhekimim. Ben aslında başta kabul etmedim. İdare et dediler.” diye konuştu.

Savcının “Ölen bebeklerle ilgili meraktan da mı birşey sormadın?” sorusuna yanıt veren Akdur, “Hayır efendim, ölüm belgesini getiriler, imzalarım.” dedi.

“CİRODAN YÜZDE 35 PAY OLARAK ANLAŞTIK”

Yenidoğan servisiyle ilgili olarak Medisense (Yenidoğan çetesi lideri olduğu öne sürülen Fırat Sarı’ya ait) ile anlaşması sorulan Yıldız,

“Yenidoğan servisinin 3. kişilere kiralanması ya da onların işletmesine bırakılması söz konusu değildir. Bu yöntem özel hastanelerde yaygın olarak yapılır. Kamu hastanelerinde bunun daha ileri uygulaması olarak hizmet alımı yapılmaktadır.” dedi.

Yenidoğan servisinin geliri hastanenin gelirinin yüzde 4’ü olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bunun için tüm hastane riske atılamaz. Usulsüzlük yaparak ciro artırımına yönelik bir uygulama yapılmadı.” diye konuştu.

Yıldız’a tapelerde yer alan İlker Gönen’le olan konuşmasındaki “Arşivden dosya istemişler, sen bir gözden geçir arşivden gelen dosyaları onlara vermeden önce.” sözleri soruldu. Denetim öncesi konuşmayla ilgili olarak Yıldız, “konuşmalarım yanlış değerlendirilmiş, yanlış anlaşılmıştır” dedi.

Epikrizlerin normal şartlarda doktor tarafından yazıldığını belirten Yıldız, “Benim bunu başhekim olarak sürekli kontrol edebilmem mümkün değildir.” dedi.

Mahkeme Başkanının “Ciro artışıyla ilgili Fırat Sarı’yla konuştun mu?” sorusuna yanıt veren Yıldız, “Hayır ciro konuşmadık. Hasta sayısı azalma konusunu konuşmuşuzdur.” dedi.

“Ne kadar ödeme yapıyorsunuz?” sorusuna da yanıt veren Yıldız, “Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık.” diye konuştu

Yıldız, yenidoğan yoğun bakımın doluluğu konusunda da anlaşma yapmadıklarını ileri sürdü.

Yıldız’a yenidoğan yoğun bakım doluluğu konusunda bir anlaşma yapıp, yapmadıkları sorusu da yöneltildi. Sanık bu soruya “Hayır.” yanıtını verdi.

Savcı, Yıldız’a “Hasta sayısına katkısı yoksa niye ciro üzerinden anlaşma yaptınız?” diye sordu.

Yıldız bu soruyu, “Siz ne kadar kadar nitelikli hizmet verirseniz hasta sayısı o kadar artar. Buradaki amacımız öncelikle ilk şartı sağlamak” diye yanıtladı.

ÖRGÜT LİDERİ FIRAT SARI HAKİM KARŞISINDA

Fırat Sarı savunmasını yaptı. Sarı’ya bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddiaları, hasta sevklerinin nasıl yapıldığı, kimlerle işbirliğine gittği gibi merak edilen birçok soru soruldu.

Sarı, bu yılın ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini iddia etti, bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddialarını kabul etmedi.

Fırat Sarı’nın savunmasından:

“Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsanlık onurum kalmadı. Burada her şeyi anlatmak istiyorum.” diyeret sözlerine başladı. “112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık.”

Ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı işbirliğini anlattı:

“Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert ‘Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur’ dedi. Paraların eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Renas Reyap’ta çalışıyordu. Renas’tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi.”

Fırat Sarı, anlaşmayı hastane yöneticileriyle yaptığını işleyişten haberdar olduklarını iddia etti.

Hastane yönetimlerinin hasta sayısının artırılması için kendinisi sıkıştırdığını iddia etti.

Sarı’ya, “Fişini çek.” konuşması soruldu;

Sarı, “Şaka yaptık kendi aramızda siz yapmıyor musunuz?” deyince Fırat Sarı’ya tepki gösteren savcı, “Bizim üzerimizden örnek verme.” dedi.

Satılan SGK ilaçları da sorulan Sarı, bu konuda sanıklardan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçladı.

Sarı şunları söyledi:

“Hayatımı kararttılar. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya.”

Taşçı’nın kendisine, ocak aynda dinlendiklerini söylediğini öne süren Sarı, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ihmal iddialarını da kabul etmedi.

BEŞİNCİ GÜN AMBULANS ŞOFÖRÜ GIYASETTİN SAVUNMA YAPTI

Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir savunma yaptı. Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı’dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını itiraf etti.

Gıyasettin Mert Özdemir, “Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik’e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti.” dedi.

Mahkeme Başkanı’nın “‘Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer’ konuşması için ne diyorsun?” sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, “İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı.” yanıtını verdi.

“ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIM”

Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı’dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, “Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister” dedi.

Mahkeme Başkanı’nın “112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre.” sorusuna Özdemir, “112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?” açıklamasında bulundu.

“Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun.” sorusuna yanıt veren Özdemir, “112’ye bildirsek bebek alamayız” şeklindeki sözlerini, 112’nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti.

4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.

DAVANIN DÖRDÜNCÜ GÜNÜ

Hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti.

Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise, Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını söyledi. Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını belirtti.

“MOTİVASYON ÜCRETİ” TARTIŞMASI

Sanık Arslan, “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.” diye kendini savundu.

Arslan, savcının sanık Fırak Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?” sorusuna “Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.” diye karşılık verdi.

“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”

Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.

ÜÇÜNCÜ GÜN PARA İTİRAFI GELDİ

Sanık üç hemşireden şoke edecek itiraflar geldi. Hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabil ederek bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını söyledi.

Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini itiraf etti.

Bir diğer hemşire Damla Atak ise, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.

Sanık Dr. Rıza Keykubad ise Kaya bebeğin ölümüyle ilgili “Çek fişini” ifadeleri sorulunca üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini savundu. Kaya bebeğin ailesinin avukatı, “Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür.” diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜ

Sanık hemşire Hasan Basri Gök, tapelere yansıyan sözleri için “Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum.” dedi. Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı:

“Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu. Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu. Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” itirafında bulundu.

“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”

Duruşma tutanklarına bir Kurtar Vadisi diyaloğu girdi. Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.

“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER’e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.

İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI

Hemşire Hüseyin Günerhan ise, örgüt iddiasını reddedip suçsuz olduğunu öne sürerek, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” savunmasında bulundu.

Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını belirten Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.

DAVA GERGİNLİKLE BAŞLADI

Yenidoğan Çetesi davası gerilimli başladı. İlk gün kimlik tespitleri yapıldı. İddianamede adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir duruşmaya getirildi.

Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans yöntemiyle kimyik tespitinde bulundu.

Sağlık Bakanlığının müfettiş raporunda bebeklere pasif ötenazi uygulanarak hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine bilgisine yer verildi.

Yoğun bakımda kalbi duran bir bebeğin durumunu doktora haber veren hemşireye doktorun “Canlandırmaya gerek yok.” dediği ortaya çıktı.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.