Tolga SAKMAN
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazı
  4. Amerikan Siyasetinde Kısır İsrail’e Destek İkilemi

Amerikan Siyasetinde Kısır İsrail’e Destek İkilemi

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ABD yönetimi Ortadoğu’da da yeni bir somut çatışma için istekli ve hazırlıklı değil. Özellikle seçime 2 ay kala bir savaşın içine girmek Amerikan toplumu ve siyasetini olumsuz etkileyecek potansiyele sahip ancak İsrail yanlısı lobiler ve İsrail devleti ile ilişkiler hem iç hem dış politikada önemli zeminleri oluşturuyor.

Cumhuriyetçilerin tavrı kısmen net. İsrail’e verilen destek ile Tel Aviv’in politikalarını gerçekleştirmesine daha fazla alan açacakları anlaşılıyor. Ancak Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın bir mali külfet olarak gördüğünden savaş çıkarmama önceliği bu desteğin içerik ve tarzını sorgulatıyor.

Demokrat partinin durumu ise çok daha karışık. Partinin İsrail ile bağımlı ilişkileri Cumhuriyetçilere göre daha yumuşakken bu sefer İsrail’in “batı tipi demokrasinin, özgürlüklerin ve Batı medeniyetinin savunulması” noktasında kendisine çizdiği rolü Demokrat politikacılar satın aldı. Bu şartlarda politika belirleme süreçleri de karıştı. Demokrat Partinin Başkan adayı Kamala Harris bu durumu somut ve net şekilde dile getirerek yaşadıkları zorluğu da göstermiş oldu. İsrail’in güvenlik ve savunmasına sonuna kadar destek olacakları ve İsrail devletiyle tartışılmaz ilişkilerini teyit ederken aynı zamanda Filistin halkı için haysiyet, güvenlik, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkının da altını çizdi.

Harris’in sözleri Filistin yanlısı aktivistler için zaten yeterli değildi ancak bu konuşmanın daha da önemli bağlamı Demokrat Parti’nin kampanyası içinde Gazze’nin önceliğinin olmayacağı ve seçmenlerin de dikkatini mümkün olduğunca başka önceliklere yönlendireceğidir. Şüphesiz bu sorunu kendi içinde karmaşıklaştırıp köşede tutma stratejisinin nedenleri biri de Harris-Walz adaylığının seçmenlerin bir kısmını, yani tarihsel olarak Demokratlara oy vermiş Arap-Amerikan seçmenleri kaybetme riski ile karşı karşıya olmasıdır. Başkan Joe Biden’ın adaylık sürecinin sonlarında, Arap ve Müslüman seçmenlerin büyük çoğunluğunun oyunu kaybetmesinin nedeninin dış politika veya Gazze’deki saldırılardan kaynaklandığı biliniyor.

Her durumda İsrail yönetiminin bu süreci kullandığı da açık. Binyamin Netanyahu’nun Temmuz ayı sonundaki Vaşington ziyaretinde Amerikalı politikacılar ile karşılıklı müzakerelerle ikna olunmuş gibi görünüyordu. Ziyaretin hemen arkasından ise Hamas’ın baş müzakerecisi ve siyasi lideri İsmail Haniye başta olmak üzere önemli isimlere gerçekleştirdiği suikastlar ile masanın gerçekleşmesindeki niyetsizliği gösterdi. ABD yönetimi bu gelişmeyi de yönlendirmeye çalıştı ancak Kahire ve Doha görüşmelerinde başarısızlığı örtmeye yönelik söylemleri inşa etmeye şimdiden başladılar. İsrail yönetimi 5 Kasım’daki ABD başkanlık seçimlerine kadar maksimalist niyetlerini eyleme dökmeye devam edecek gibi görünüyor. Amerikan yönetimi ise “sözünü dinletememe” pahasına süreçte aktif olamıyor. Seçimden sonra da yıl başına kadar mevcut yönetimin süreceğini düşündüğümüzde Gazze’deki soykırımın son bulmasına yönelik umutların öteleneceğini öngörebiliriz…

Tolga SAKMAN
DİPAM Başkanı

Amerikan Siyasetinde Kısır İsrail’e Destek İkilemi
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

HaberBiyotik ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!