Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e başlattığı operasyon belki de bölgesel savaşı daha da kötüsü küresel çatışmayı körükleyebilir. Peki Hamas bunu neden yaptı? Hamas bu operasyonu yapmasaydı İsrail böyle bir operasyonu başlatabilecek miydi?
İşte bütün soruların cevabı Gazze çatışmasının geçmişinden ziyade günümüzdeki durumunu ortaya çıkaracaktır.
Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Biden Hindistan’da düzenlenen G20 zirvesinde açıkladığı Hindistan-Ortadoğu-Avrupa (IMEC) ticaret yolunu çizen küresel sermayenin niyeti olduğunu belirtmek gerekiyor. Peki bu güzergahın Gazze savaşıyla alakası nedir diye soru aklımıza gelebilir. IMEC güzergahı Bombay limanından denize ve oradan Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan-Ürdün ve İsrail üzerinden Akdeniz’e inerek Avrupa’ya ulaşması şeklinde planlanmıştır.
Ürdün’den çıkan hattın İsrail’e girdikten sonra Hayfa limanına ulaşması için Gazze şeridinin en kuzey-doğu ucuyla Batı Şeria’nın en güney-batı ucu arasında kalan İsrail topraklarından geçmesi gerekmektedir. Bu İsrail toprağının genişliği 80-90 Km. kadardır. Bu oldukça dar bir alandır ve küresel sermaye bu genişliği güvenli bulmamaktadır. Güvensizlik konusunda ise Hamas başat aktör olarak yer almaktadır. Bu dar alandan geçecek olan ticaret yolunun muhtemel gerginlik durumlarında ya da mevcut çözümsüzlük ortamında Hamas’ın ya da diğer Filistinli grupların hedefi olduğu düşünülmektedir.
Dolayısıyla bu dar alanın güvenli hale getirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu amaçla Gazze şeridinin ortadan kaldırılması ve Hamas’ın varlığının yok edilmesi için operasyonlar serisi İsrail ve Batılı ülkeler tarafından planlanırken, yıllarca zulüm ve baskı altında kalan Filistin halkı Gazze şeridinde İsrail’in beklemediği yer ve zamanda harekata başlayarak İsrail üzerinde baskın tesiri yaratmıştır. Bu operasyon aynı zamanda on yıllardır süren İsrail-Filistin çatışmasında İsrail’in elinde bulunan psikolojik üstünlüğün Hamas başta olmak üzere Filistinlilerin eline geçmesini sağlamıştır. İsrailliler ilk kez ülkeyi terk etme cihetine gitmiş, ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler acil koduyla Doğu Akdeniz’e donanmalar göndermeye başlamıştır.
Bu iki husus psikolojik üstünlüğün ele geçirildiğinin göstergesidir. Psikolojik üstünlük muharebe sahasında oldukça önemli bir etkendir. Ardından askeri başarıları beraberinde getirmektedir. İsrail-Filistin çatışmalarında da ilk kez bu husus Filistinliler lehinde gelişmiştir.
Gazze savaşı bütün süratiyle ve vahşetiyle devam etmektedir ve maalesef birkaç ülke dışında bu savaşı durdurabilecek ülkelerden herhangi bir somut adım atılmamaktadır. Sesi gür çıkan Türkiye gibi ülkeler ise çeşitli şekillerde ateşkes ve barış masasının kurulmasında etkin olmaması için süreçten uzak tutulmaktadır. Bu da savaşın Gazze şeridi tamamen ya da onlara göre güvenli hale getirildiğine inandıkları zaman bitecektir.
Onlardan kastımız ise “Küresel Sermaye” olmaktadır. Küresel sermayenin kazanç hırsının devam edip etmeyeceği ya da kısa süreli de olsa insanlık adına bundan vazgeçip geçmeyeceği ateşkese ve savaşın sonlandırılmasına etki edecektir.
