Günün birinde, akıllı uzaylılar gezegenimize sinyaller gönderse, bu sinyallerle ne yapacağız ve ne karşılık vereceğiz?
Aslında ünlü fizikçi Stephen Hawking, uzaylılardan gelecek hiçbir iletiye karşılık verilmememesi gerektiğini çok net açıklamıştı. Vereceğimiz karşılık, bizim sonumuz olabilir ve insanlık bu riski alamaz diyordu. Ünlü fizikçinin vefatından sonra bu mevzuda bir de dizi sinema yapıldı, tıpkı isimli romandan uyarlanan Üç Cisim Problemi büyük beğeni topladı. Dizi kısaca, uzaylıların dünyaya gönderdiği bir iletiye yanıt vermemizin sonrasında yaşananları anlatıyordu.
Fakat bu durumu simüle etmek için bilim insanları kısa müddet evvel bir deney yaptı. Mars’ın yörüngesinde dönen uydulardan dünyaya şifreli bir sinyal gönderdiler ve bu mesajı almayı başarabilenlerin, onu çözmeye çalışmasını istediler.
Dünya’daki üç gözlemevi bu iletisi aldı ve çözmeye oturdu. Bir sanatçı tarafından hazırlanan bu simüle edilmiş uzaylı bildiri aylarca çözülemedi. Fakat yakın vakitte, bir baba-kız ikilisi kodu kırarak kozmik bulmacanın tahlilini ortaya çıkardı.
Uzaylılarla tanışmak için beyin jimnastiği
SETI programındaki “A Sign in Space” takımı tarafından organize edilen bu “yarışma“nın sonunda bildiride, hücrelerin yapısı, amino asitler üzere ömrün temel taşlarını anlatan bir bildiri olduğu görüldü.
Peki ancak bu iletisi kodlayan sanatkarlar dünyaya hangi emelle bu bildirileri gönderdiler, bu hala bilinmiyor ve bilim insanlarının bir ortaya gelerek iletisi yorumlaması gerekiyor. Aslında deneyin emeli bu. SETI, bilim beşerlerine, uzaydan gelebilecek iletilerin hedefini ve manasını çözebilecek yorumlar yaptırmak istiyor. Böylelikle ileride gerçek bildirilerle karşılaşırsak bu hususta beyin jimnastiğimizi yapmış ve daha hazır halde olacağız.
Bakalım bilim insanlarımız sanatkarları iletisi oluşturma gayesini anlayabilecekler mi?
