Türk doktor Gazze’de yaşanan vahşeti anlattı

Gazze’nin Han Yunus kentinde bir süre gönüllü olarak çalışan çocuk cerrahi uzmanı operatör doktor Taner Kamacı, İsrail’in Gazze’de bazı hastaneleri bombaladığını, doktorları hemşireleri şehit ettiğini, esir alıp götürdüğünü belirterek, “Tek kelimeyle soykırım gördüm.” dedi.

Doktor Kamacı, Anadolu Gençlik Vakfı tarafından Siverek ilçesinde düzenlenen “Gazze İzlenimleri” programında, uluslararası bir dernek aracılığıyla Gazze’nin Han Yunus kentine gittiğini söyledi.

Çalıştığı hastanenin etrafına daima bomba düştüğünü lisana getiren Kamacı, “Biz oraya gittiğimizde İsrail esasen birçok hastaneye saldırmış, bombalamıştı. Kimi hastanelerdeki tabipleri şehit etmiş, kimilerini esir alıp götürmüş, kimilerine azap etmiş ve biz bunların hepsini görmüştük. Münasebetiyle biz oraya gittiğimizde bütün bu ihtimaller vardı ve bunların hepsini göze alarak gittik. Oradayken çalıştığımız hastaneye direkt bir taarruz olmadı lakin hastanenin etrafında daima bombalama oluyordu, daima bombalar düşüyordu. Doğal ki birinci günler o bombalar çok yakınımızda fikir biz de ister istemez huzursuz olduk, bir hafta içinde biz de bomba seslerine alıştık ve işimizi yapmaya devam ettik.” diye konuştu.

Gazze’de yaşanan vahşetin dünyanın hiçbir yerinde yaşanmadığını belirten Kamacı, “Evlerin çabucak hemen hepsi yıkılmış ve bombalanmıştı. Beşerler çadırlarda yaşıyor, elektrikleri ve suları yok. Her gün her aileden şehitler veriliyor, yaralıları hastaneye getirecek ambulans yok. Bazen at otomobiliyle yaralılar getirilirdi. Bazen bir bombalamadan sonra onlarca yaralı tıpkı anda getirilirdi. Badire manasında aklınıza ne gelirse orada onlarca, yüzlerce katı vardı. Büyük bir zülüm ve vahşet vardı.” dedi.

“İsrail keskin nişancısı sokakta oynayan çocuğu vurdu”

Hastanedeki ilk operasyonu bir çocuğa yaptığını söyleyen Kamacı, şunları anlattı:

“Ben birinci gittiğimde birinci ameliyat ettiğim çocuk, keskin nişancı tarafından vurulmuş bir çocuktu. İsrail askerleri sokakta oynayan bir çocuğu vurmuştu. Bundan daha büyük bir zulüm ve soykırım olmaz. Hastanelere materyal girişine müsaade vermiyor. Esasen ayakta kalan 2-3 tane hastanesi vardı, oburlarının hepsi kullanım dışıydı. Tıbbi materyal girişine müsaade verilmiyordu, hastanelerin açık kalmasına müsaade verilmiyor. Birtakım hastaneleri bombalıyor, birtakım hastanelerdeki tabipleri, hemşireleri şehit ediyor, kimilerini esir alıp götürüyordu. Kimi hastanelere yakıt yahut elektrik verilmediği için ve vurulduğu için çalışamıyor. Bir yandan öldürüyor, öteki yandan yaralıların tedavi edilmesine müsaade vermiyor. Bir yandan insanları ablukaya alıyor, bir yandan da onların ekmek bulmasını, dışarıdan gelen yardımları engelliyor. Tek sözle soykırım gördüm.”