Hava soğuk, ayakta kalmak, geçinmek her zamankinden daha zor,
Biliyorum romantizmin zamanı değil ama unutmamakta fayda var.
Trafikte bir dal gül satabilmek için ısrar eden gence hangimiz kızmadık,
Otobüste yer verdiğimiz kişi teşekkür etmese hangimiz homurdanmadık.
5 dakika görebilmek için sevdiğimizin kapısında beklemedik mi?
Babası görürse ne der telaşı hangimizi korkutmadı?
Karne de kırık fazla olunca notları değiştirdik,
Komşunun camını kırınca günlerce o sokaktan geçmedik.
Siyasetçilere kızdık, oy kullanmaya gitmedik,
Maaşlarla ay sonunu nasıl getireceğimizi hep düşündük,
Ama hiçbir zaman pazardan, marketten çürük meyve seçmedik.
Para bitti, kuru ekmekle eve geldik,
Askıda ekmek, simit, yemek için sıraya girmedik.
Tüp gaz, akaryakıt için sıraya girdik ama cebimizde alacak para vardı,
Televizyonlarımız siyah beyazdı,
Ama gülüşümüz renkliydi.
Yılbaşı öncesi, eğlenceyi düşünürdük,
İğneden ipliğe gelen zamları değil.
Asgari ücretlinin, emeklinin maaşa isyanı vardı,
Ama ilkokula giden bir öğrenci kantindeki tostun fiyatına dertlenmezdi.
Yollar, köprüler, tüneller, otogarlar, havalimanları belki bu kadar güzel değildi,
Ama kullanmadığımız köprünün, yolun parası cebimizden çıkmazdı.
Söz verdik mi, dakikasında orda olurduk,
Şimdiki gibi cep telefonunu kapatıp sıvışmazdık oradan.
Türk filmi yayınlamıyor diye en çokta TRT’ye kızardık,
Her gün yayınlasa da izlemez olduk.
Velhasıl öfkemizi de, neşemizi de, sevincimizi de kaybettik,
Kaybedilmedik bir ruhumuz kaldı,
O’da şimdilik…
Serhat DOĞAN
Gazeteci