Genel-İş Sendikası ve DİSK temsilcilerinin gözaltına alınmasını protesto eden Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri, mevcut iktidarın demokratik kamuoyunu baskı altına almak istediğini savundu. Gözaltılara son verilmesi gerektiğini vurgulayan açıklamalarda, sendikal hakların ihlaline karşı duruş sergilendi.
(İSTANBUL) – Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un aralarında bulunduğu bazı isimlerin gözaltına alınması Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından protesto edildi. “Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, hukuk tanımaz saldırılara son verilmelidir” denilen açıklamada “Kayyumlara karşı sessiz kalmadığımız, sandıkla gelenin sandıkla gitmesi gerektiğini ifade ettiğimiz, halkın iradesinin üzerinde hiçbir irade tanımadığımız için hedef alındık” ifadelerine yer verildi.
İstanbul ve Diyarbakır başta olmak üzere pek çok kentte yapılan baskınlarla, sendika üyelerinin de aralarında olduğu çok sayıda seçilmiş belediye meclis üyesi, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üye ve yöneticisi ile gazetecilerin gözaltına alınması Şişli’de bir alışveriş merkezi önünde yapılan açıklama ile protesto edildi. “Ne yazık ki demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, kısacası OHAL’in kalıcı hale getirildiği ülkemizde her güne yeni baskılarla, yeni gözaltı ve tutuklama haberleri ile uyanır hale geldik.” denilen açıklama şöyle:
“İktidar demokratik kamuoyunu baskı altına almak istemektedir”
“Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı bu düzene itiraz edenleri hedef alan baskılar, yaşanan gözaltılarla sürmektedir. Dosyaya gizlilik kararı konulduğu için arkadaşlarımızın hangi gerekçe ile gözaltına alındığını tam olarak bilemiyoruz. Ancak bu kadar kişinin gözaltına alındığı operasyonların tamamının gösterdiği tek şey vardır. Mevcut iktidar kayyumlarla birlikte başlayan sendikal hak ve özgürlüklerine, emek, barış ve demokrasi taleplerine sahip çıkanların nezdinde tüm demokratik kamuoyunu baskı altına almak istemektedir.
Muhalif kesimleri sindirmeyi, korku dalgası yaratmayı hedefleyenler sistematik hale getirdikleri gözaltı ve tutuklama politikasını devreye sokarken hukuku tamamen ayaklar altına almaktan geri durmamaktadır. Demokratik eylem ve etkinliklere katılmak yasadışı faaliyetlermiş gibi sunularak iş ve ikamet adresleri belli olan, ifade vermekten kaçmayan insanlar şafak baskınları ile gözaltına alınmaktadır.
“Hedef alındık”
Demokrasinin son kırıntılarını da ortadan kaldırmayı hedefleyen, tüm denge denetleme mekanizmalarını ve güçler ayrılığını yok eden, hukukun üstünlüğü ilkesini yok sayarak yargıyı siyasallaştıran Başkanlık rejiminin emeğe zararlı olduğunu ifade edip işçilerin bu rejime hayır demesi, bu rejimi değiştirmesi gerektiğini söylediğimiz için hedef alındık. Kayyumlara karşı sessiz kalmadığımız, sandıkla gelenin sandıkla gitmesi gerektiğini ifade ettiğimiz, halkın iradesinin üzerinde hiçbir irade tanımadığımız için hedef alındık.
“Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması ‘suç’ değildir”
Tabii ki bu operasyonları yapanlar, milyonları açlık sınırının altında asgari ücrete mahkum etmek, kıdem tazminatına el uzatmak, hızla artan gelir ve vergi adaletsizliğine karşı işyerlerinden meydanlara sesini yükseltenleri susturmak; İşçilerin birliğini bölmek, parçalamak için yaptıklarını söylemeyecekler. Elbette ki, bu eylemlerini kendilerince ‘meşru’ göstermek için hikayeler uyduracaklar. Sendikal faaliyetlerden suç üretmeye çalışacaklar. Ama bilinmelidir ki biz bu masallara inanmıyoruz. Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. sendikaların, konfederasyonların; Anayasa ile yasalarla, ülkemizin altında imzası bulunan uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması ‘suç’ değildir.
Arkadaşlarımızın gözaltına alınmasını kınıyoruz. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, hukuk tanımaz saldırılara son verilmelidir. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi güçleri olarak ülkemizde yaratılmak istenen kuşatmaya rağmen, şiddet ve baskının sona erdirildiği, hiç kimsenin demokratik talepleri, düşünceleri nedeniyle cezalandırılmadığı bir ülke için emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.”