Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Lideri Özgür Özel, bugün Ankara Yenimahalle’de Pir Sultan Abdal Cemevi’nin açılışına katıldı.
Özel, burada yaptığı konuşmada ‘anayasal seviyede eşitlik’ vurgusu yaptı, şu tabirleri kullandı:
“Anayasal eşit vatandaşlık hakkı tanınana ve sonuna kadar yaşanana kadar bu toplumun yanındayız, omuz omuzayız, kol kolayız. Mescitlerin ibadethane olarak kabul edilip, bunun yasal teminatla, Meclis’ten çıkacak kanunla, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile Resmi Gazete’de yayınlanması ile cemevlerinin yasal bir ibadethane kabul edilmesine kadar bu çabayı sürdüreceğiz. ÇEDES programı ismi altında laik eğitimin örselendiği bu hücumlara karşı sizlerle birlikte çabamızı sürdüreceğiz” dedi.
“HEDEFLERİ BELİRLİ…”
Yerel seçimlere dair de bildiriler veren Özel, “Hedefleri aşikâr. Kimse seçim beyannamelerini merak edip açmıyor. Zira yapacakları iş ne toplumsal donatı alanıdır, ne toplumsal yardımdır, ne halkçı belediyeciliktir, ne öbür bir şeydir. Ajandalarında şu var: Ankara’ya Ankara’yı parsel parsel satan, peşkeş çeken Melih Gökçek zihniyetini geri getirmek” dedi.
“LAİK EĞİTİMİN ÖRSELENDİĞİ ATAKLARA KARŞI SİZLERLE BİRLİKTE GAYRETİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şu halde:
* Buraya CHP Genel Lideri olarak geldim, bunu önemsiyorum. Her sene temmuz ayının başında yüreğimizde bir kor üzere yanmaya devam eden Madımak’a giderdik, bu sene de yıl dönümüne CHP Genel Lideri olarak gidip, biraz evvel anonsta söylendiği üzere orası bir utanç müzesi olana kadar, devlet mağdurlardan özür dileyene kadar, o ayıptan hepimiz bu ülkeyi, devleti kurtarana kadar bu çabaya sizlerle birlikte devam edeceğim.
* Bir kucağında ceylanı bir kucağında aslanı tutabilen Hacı Bektaşı Veli’nin, ‘Kadılar müftüler fetva yazarsa, işte kement, işte boynum asarsa, işte hançer, işte kellem keserse, dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen Pir Sultan Abdal’ın ve bu topraklarda kardeşlikle, bu topraklarda beraberce, bu topraklarda palavraya, harama bulaşmadan kimsenin ekmeğine, kimsenin namusuna yan gözle bakmadan kardeşçe yaşamak isteyip de bir kirli, karanlık zihniyet tarafından daima ötekileştirilmeye çalışılan; hatta Cumhuriyet’in 100’üncü yılını geri bıraktığımız bu periyotta Anayasa’nın eşitliğe bütün vurgularına karşın ‘herkes eşittir ancak Aleviler daha az eşittir’ anlayışı ile bu ülkeyi yönetenlere inat, Alevilerin maaşlarından kesilen vergi herkesin maaşından kesilenden aynıyken, hatta tüm dezavantajlarıyla geri bırakılmışlıklarıyla, fakir bırakılmışlıklarıyla, dolaylı vergilerle aslında bu ülkede en büyük yükün altında ezilen, toplumun mağdur kesitlerden olan bu canların, maaşlarından tıpkı vergi kesiliyorken, vergi yükü altında daha çok eziliyorken herkes ibadethanesini seçebiliyorken, ibadetine karar veriyorken Alevilerin ibadetini ibadet görmeyen, onların ibadethanesini ibadethane olarak görmeyen, onlara bu hizmeti vermeyen bir anlayışa karşı bugün burada kahramanca bir iş yapan bir lokal yöneticimizle, bugün burada gurur duyduğum bir örnek belediye liderimizle karşınızdayım.
* Daha evvel Serçeşme Cemevi, artık Pir Sultan Abdal Cemevi’ni Türkiye’de kamu bütçesiyle yapmaya yürek eden belediye liderimizi yürekten alkışlıyorum. Hepiniz ismine ona binlerce teşekkür ediyorum. Yeterli ki varsın Fethi Yaşar.
* Biz CHP olarak bundan sonra ‘Kim ne der’ demeden, kimseden çekinmeden hem doğrularımızı hem de sizin bildiğiniz doğruları özgürce savunmaya devam edeceğiz. Anayasal eşit vatandaşlık hakkı talebini lisana getirmeyi güya tabir edilemeyecek bir sıkıntı ya da var olmayan bir eşitsizliğe itiraz olarak küçümseyenlere, bu talebi küçük görenlere ya da bu talebi yersiz görenlere karşı ana muhalefet partisinin genel lideri olarak diyorum ki; anayasal eşit vatandaşlık hakkı tanınana ve sonuna kadar yaşanana kadar bu toplumun yanındayız, omuz omuzayız, kol kolayız. Mescitlerin ibadethane olarak kabul edilip, bunun yasal garantiyle, Meclis’ten çıkacak kanunla, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile Resmi Gazete’de yayınlanması ile cemevlerinin yasal bir ibadethane kabul edilmesine kadar bu çabayı sürdüreceğiz. ÇEDES programı ismi altında laik eğitimin örselendiği bu ataklara karşı sizlerle birlikte gayretimizi sürdüreceğiz.
* Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ismi altında Alevilerin inançlarını bir ibadet değil de kültürel faaliyet olarak gören, onların ibadethanesini bir vakitler dediği üzere ‘cemevi cümbüş evi’ mantığı ile sanatın, kültürün bir modülü ilan edenlere karşı günün birinde bu ülke Sünnilere hangi imkânları tanıyorsa, Alevilere de o imkânları tanıyana, onların bu haklarını görene kadar sizinle birlikte gayret edeceğiz.
* Mülakatlarda mezhep ve din ayrımı yapılıp da Alevi canlar teker teker elenip, bu devlette bir yere gelmesine pürüz olanların zihniyeti ortadayken güya bu yokmuş üzere telaffuzlarla, göstermelik atamalarla, ‘Siz gidin burada oyalanın’, ‘Bu mevki ve makamı da size vereyim’ üzere yapmacıklıklara karşı daima birlikte samimi uğraş göstermek durumundayız.
“AJANDALARINDA MELİH GÖKÇEK ZİHNİYETİNİ GERİ GETİRMEK VAR”
* Bu hafta içimize çok sinen, içinize çok sinen bir süreci daima birlikte başlatacağız. CHP aday belirleme süreçlerini tamamladı. Pazartesi günü prestijiyle da son bulacak. Bundan sonra daima birlikte sokaklarda, meydanlarda, kahvelerde, konutlarda, beldelerde, köylerde büyük bir çaba başlayacak. Bir seçim var. Bu seçimi şöyle tanımlamak mümkün, bu seçimde iki ittifak, iki anlayış yarışacak. Biri Cumhur İttifakı, Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP’den oluşan, her geçen gün birbirine benzeyen, farklılıkları reddeden, tekçi, baskıcı ve bu ülkede ittifakı genişletmek istediğinde aklına domuz bağcılar gelen, onları ittifakına dahil eden, bayanları sahiplendirilecek varlıklar üzere gösterenleri Meclis kürsüsüne taşıyan hadsizlikte olan ve bu ülkeyi her geçen gün biraz daha baskının arttığı, bir inancın alabildiğine özgür, öbür inançların dışlandığı, baskılandığı, bu ülkede etnisite farklılıklarını renk olarak görmeyip ayrım olarak gören bir anlayış Cumhur İttifakı olarak seçimlere giriyor.
* Amaçları aşikâr. Kimse seçim beyannamelerini merak edip açmıyor. Zira yapacakları iş ne toplumsal donatı alanıdır, ne toplumsal yardımdır, ne halkçı belediyeciliktir, ne öteki bir şeydir. Ajandalarında şu var: Ankara’ya Ankara’yı parsel parsel satan, peşkeş çeken Melih Gökçek zihniyetini geri getirmek. İstanbul’a üzerinde helikopter ile uçup, kupon yerleri Arap pirlerine ve Katar buyruklarına ayıran, satacak arsa kalmıyor kaygısı ile Kanal İstanbul üzere İstanbul’un böğrüne bir bıçak dayayarak, yeni bir boğaz yaratıp, etrafını satmayı planlayan rantçı ve talancı anlayışı geri getirmek istiyorlar.
* Onlardan alıp, özgür ve insanların istedikleri üzere kendilerini tabir edebildikleri, yaşayabildikleri, ayrımcılığın ve makus muamelenin her geçen gün azaldığı, Mersin’de, Adana’da, Antalya’da bir evvelki baskıcı, iktidara geldikleri gün binlerce canı, binlerce garibanı, binlerce toplumsal demokratı kapı önüne koyan bir çok politik ve karşısındakileri düşman gören anlayışı oralara tekrar hakim kılmak istiyorlar. Bu, Cumhur İttifakı ve onun 31 Mart’tan sonraki 1 Nisan planı.
“BU SEÇİM MEVCUT BELEDİYE LİDERLERİMİZ YA DA SAVLI ADAYLARIMIZ TARAFINDAN KAZANILABİLİR”
* Karşısında bir ittifak var mı? Karşısında ittifak olsun diye, resmi işbirlikleri olsun diye samimi uğraş gösterdik. Maalesef, eleştirmeyeceğim, hürmet duyacağım münasebetlerle birlikte olma taleplerimiz reddedildi. Maalesef pek çok yerde karşımıza geçmiş periyotlarda birlikte olduğumuz siyasi partiler, rakipler çıkardılar. Halbuki bu seçim ya Recep Tayyip Erdoğan’ın adayları ya da mevcut belediye liderlerimiz ya da tezli adaylarımız tarafından kazanılabilir. Bu durum bize kaybettirirse Türkiye’ye kaybettirir. Zira Cumhur İttifakı’nın amacı aşikardır. Bunun karşısında bir deva var mı? Evet var. Bunun karşısında ikinci bir ittifak, çok güçlü bir ittifak, aslında kendine inandığında, güvendiğinde Cumhur İttifakı’nın yanından bile geçemeyeceği bir ittifak var. O ittifakın ismi Türkiye ittifakıdır.
* Türkiye ittifakında Alevi olsun, Sünni olsun eşitliği savunan herkes var. Türkiye ittifakında Kürt olsun, Türk olsun kardeşliğe inanan herkes var. Türkiye ittifakında sağcı olsun, solcu olsun belediyeler namuslu yönetilsin, israf olmasın, dayanışma olsun, garibe, fukaraya sahip çıkanlar olsun, rantçıların yerine halkçılar olsun diyen herkes var. Türkiye ittifakında karşı tarafın despotluğuna karşı demokratlar var. Yalnızca toplumsal demokratlar yok, toplumsal demokratlar var, muhafazakar demokratlar var, milliyetçi demokratlar var. Fakat Türkiye’nin birliğine, bütünlüğüne inanan bütün demokratlar var. Tüm demokratlar olduğu üzere Kürt demokratlar da var. Alevi’si, Sünni’si, Çerkez’i, Laz’ı var ancak bizim içimizde âlâ beşerler var.
“KORKMAYIN. 31 MART’TA BİZ BİRLİKTE OLURSAK 31 MART BİZİMDİR, YARINLAR BİZİMDİR”
* Buradan, Ankara’dan Yenimahalle’den bütün Türkiye’ye, Pir Sultan Abdal Cemevi’nin karşısından binlerce candan, ülkesini seven, namuslu, dürüst, çalışkan, haramdan, palavradan korkan bu hoş insanlardan aldığım güç ile Türkiye’ye sesleniyorum: Korkmayın. 31 Mart’ta biz birlikte olursak, yeterli beşerler birlikte olursak, dürüst beşerler birlikte olursak, çalışkan beşerler birlikte olursak, bu ülkede Cumhuriyet’e inanan, Atatürk ihtilallerine inanan, Atatürk ve Cumhuriyet’in kurucu takımları ile bir sorunu olmayan, onlara hasımlık değil hayranlık duyan bizler birlikte olursak 31 Mart bizimdir, yarınlar bizimdir.
