Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Lübnan’daki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.
Lübnan’da acil ateşkes taahhüdünü yineleyen Mikati, orduyu Litani Nehri’nin güneyine konuşlandırmaya hazır olduklarını belirtti.
Mikati, Lübnan’da ateşkes sağlanır sağlanmaz cumhurbaşkanlığı seçimiler için oturum yapılacağını belirtti.
Öte yandan İran, İsrail’e karşı savaşçı göndermeyeceğini açıkladı.
İsrail Dişişleri Bakanı Israel Katz, bugün yaptığı açıklamada, Tel Aviv’in Lübnan’da ateşkesi kabul etmeyeceğini söyledi.
Katz, Lübnan’da ateşkes için kabul edilebilir tek yolun, Hizbullah’ı Litani Nehri’nin ötesine taşıyarak silahsızlandırmak olduğunu kelamlarına ekledi.
İsrail taarruzlarının ağırlaşmasının akabinde Amerika Birleşik Devletleri, Lübnan’da 21 günlük ateşkes çağrısı yapmıştı.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, geçen hafta yaptığı açıklamada, İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkesin sağlanması için çalışmaya devam ettiklerini söyledi.
Kirby, ABD ve Fransa öncülüğünde 10 ülkenin ve Avrupa Birliği’nin ortak ateşkes davetine imza attığını bildirdi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise süreksiz ateşkes davetlerini birinci başta reddeerken, daha sonra telaffuzlarını yumuşattı.
Netanyahu, ABD’li yetkililerle görüşmelerin devam ettiğini belirtti.
LİTANİ NEHRİ’NİN ÖNEMİ
Lübnan toprakları içerisinde bulunan Litani Irmağı konusundaki sıkıntı, 11 Ağustos 2006’ya kadar uzanıyor.
Bu tarihte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Lübnan ile İsrail arasında 12 Temmuz 2006’da başlayan şiddetli savaşa son verilmesi davetinde bulunan 1701 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etmişti.
Karara nazaran, İsrail’in Lübnan’la sonunu temsil eden Mavi Hat’tın gerisine çekilmesi ve bu hat ile Lübnan’daki Litani Irmağı ortasındaki bölgenin silahsızlandırılması, burada yalnızca Lübnan ordusu ve Birleşmiş Milletler Lübnan Süreksiz Barış Gücüne (UNIFIL) ilişkin silah ve askeri araç gerecin bulundurulması öngörülüyor.
Lübnan’ın güneyindeki Litani Nehri ve İsrail ile sınır olarak belirlenen Mavi Hat arasındaki neredeyse tüm bölgeler 2000 yılından bu yana Hizbullah’ın güçlü askeri nüfuzu altında bulunuyor.
