CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye halkının tüm ögelerinin olduğu üzere Kürtlerin de ulusal devletidir.
CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye halkının tüm unsurlarının olduğu gibi Kürtlerin de milli devletidir. Türkiye Yüzyılı; Türk ve Kürt yüzyılıdır. Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahiplenmeleri hem hakları hem yükümlülükleridir. Beklenen, Kürtlerin devletleriyle daha fazla bütünleşmesidir” dedi.
Mehmet Uçum, toplumsal medya hesabından ‘Türkler ve Kürtler’ başlığıyla bir yazı yayımladı. Uçum, ‘Türkiye halkı’ kavramının kurucu ve kapsayıcı olduğunu belirterek, “Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler dahil her kesim Türkiye halkının asli ögesidir. Türk milleti Türkiye halkından oluşur. Bugün hiç kimse ‘Türk milletinin etnik yapısı tamamen Türk’tür’ demez. Dese de gerçeğe aykırı olur. Kürtlerin, Türk milletinin asli kurucu unsuru ve ayrılmaz parçası olması asla etnik kimliklerinin reddi ve inkarı olarak değerlendirilemez. Bunun önemli delillerinden birisi Kürtçenin; siyasette, sosyal ve kültürel hayatta, eğitimde ve öğretimde sahip olduğu özgürlüktür. TBMM’de ‘bilinmeyen dil’ sözünü fiilen etkisizleştiren Kürtçe selamlama, Bağlantı Başkanı’nın Kürtçe mesajı ve Başkanlığın Kürtçe kitap yayını gibi son gelişmeler Kürtçe konusunda devlet inisiyatifine bağlı atılan somut adımlardır. Bir dönem etnik temelli sorunların yaşanmış olması çözüm için siyasi mühendislik ürünü olan iki ayrı ulus tezini savunmayı gerektirmez. İki ulus tezine meyletmek emperyalist stratejilere alan açar. Yapay etnik sorunlar üreten, yaşanmış sorunları da istismar eden emperyalist güçler Türkiye’nin bölünmesi için geliştirdikleri ‘dış Kürt sorunu’nu Türkler ve Kürtler iki başka ulustur, projesi üzerine bina etti. Bu proje bağlamında ileri sürülen ‘iki uluslu tek milli/üniter devlet olmalı’ görüşü tuzaktır ve gerçeğe alışılmamıştır. Kendi içinde çelişkilidir. Bu türlü bir devletin kurulması ve sürdürülmesi mümkün değildir” sözlerini kullandı.
‘KÜRTLER, MİLLETİN ASLİ UNSURUDUR’
Türk milletini, ‘Türkler ve Kürtler’ diye bölmeye yönelen tehdidin Türkiye halkını parçalamayı ve ulusu yok etmeyi amaçladığını belirten Uçum, “Yani ulusumuza yönelik tehdit etnik manada yalnızca Türkleri hedeflemiyor. Bu tehdit Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Gürcüler dahil tüm ögeleriyle milletin ve Türkiye’nin dağıtılmasına yöneliktir. Türkiye halkının hiçbir ögesi parçalanma tehdidine karşı Türk milletini ve vatanını korumaktan geri durmaz. Öte yandan Türkiye; coğrafik yapı, nüfus dağılımı, toplumsal iç içelik, inanç birliği, tarihî ve kültürel paydaşlıklar üzere ana özelliklerin bileşkesi olan objektif gerçeklik sebebiyle bölgesel idareli yahut federatif seçeneklere de kapalıdır. Hakikat şudur; Kürtler, kurtuluş ve kuruluşla ortaya çıkan milletin asli ögesidir. Yani Kürtler, Türk milletinin ayrılmaz bir kesimi ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve daimi sahibidir. Geleceği, sadece bu nesnel duruma uygun tek seçenek olan tek ulus tek üniter devlet realitesi, güvence altına alır” dedi.
‘TÜRKİYE HALKI ÇEŞİTLİLİĞİMİZİN GÜVENCESİDİR’
Uçum, yazısının devamında şunları kaydetti:
“Türkiye halkı çeşitliliğimizin, Türk milleti birliğimizin güvencesidir. Türk milleti ‘etnik ulusçuluğa’ dayanmaz, hukuki bağ olarak tanımlanan Türk vatandaşlığına yani ‘yurttaş ulusçuluğuna’ dayanır. Türk vatandaşlığı etnik değil Cumhuriyetle kazanılmış; içeriği Cumhuriyet vatandaşlığı olan ve devletle kurulan türel bağdır. Sonraki vatandaşlıklar da ulusal devletin ve ulusal şuurun temel ögelerinin kabul edilmesi temeline dayandığı için tıpkı kapsamdadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türkiye halkının tüm ögelerinin olduğu üzere Kürtlerin de ulusal devletidir. Türkiye Yüzyılı; Türk ve Kürt yüzyılıdır. Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahiplenmeleri hem hakları hem yükümlülükleridir. Beklenen, Kürtlerin devletleriyle daha fazla bütünleşmesidir. Tek devlet ve tek millet, Türkiye’nin tek gerçeğidir. Bu gerçeğin kabulünden ve sahiplenilmesinden sonra ve ancak bu şartla millet tüm ayrılmaz unsurlarıyla birlikte geleceğiyle ilgili karar verme gücüne kavuşur. Bugünümüzün temel konusu Türkiye halkının tüm unsurlarıyla ve birlik olarak Türk milletini ve üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni sahiplenmesi, geliştirmesi ve güçlendirmesidir. Türkiye’nin sağlayacağı bu iç birlik ve güçlendireceği iç ve dış cephe Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği üzere bölgede Türklerin, Arapların ve Kürtlerin bu yüzyıldaki bütünleşmesini başlatabilir ve Türkiye’yi her manada bölgenin belirleyici gücü haline getirebilir. Öngörülen ise bu tarihi imkanın realize olacağıdır.”