Ekrem İmamoğlu, 2019 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde, büyük umutlarla göreve başladı. Şeffaf, halkçı ve hizmet odaklı bir yönetim vaadiyle gelen İmamoğlu, zamanla çeşitli eleştirilerin odağı haline geldi. İstanbul gibi devasa bir metropolde yönetim zorlukları elbette kaçınılmazdır, ancak beş yıllık süreçte çözümden çok bahanelerin öne çıktığı bir tablo oluştu. Şimdi ise Türkiye’nin yönetimine talip olması gündemde. Ancak İstanbul’da çözemediği sorunlar ortadayken, Türkiye gibi devasa bir ülkeyi nasıl yöneteceği büyük bir soru işareti oluşturuyor.
İstanbul’un en büyük sorunları olan ulaşım, altyapı, ekonomi ve güvenlik gibi temel konularda ciddi bir iyileşme sağlanamadı.
• Ulaşım Krizi: İstanbul trafiği her geçen gün daha kötüye gidiyor. Yeni metro hatları tamamlanmadı, mevcut hatlarda ise sık sık arızalar yaşanıyor. Metrobüs hattı tıklım tıklım dolu ve yetersiz. Yapımı süren metro projelerinin gecikmesi, kaynak yönetimi sorunlarını gözler önüne seriyor.
• Su Baskınları ve Altyapı Sorunları: İstanbul’da yağmur yağdığında sokaklar göle dönüyor. 2019’dan beri altyapıya dair köklü bir çözüm üretilmedi.
• Ekonomik Zorluklar: Belediyenin sunduğu sosyal yardımlar ise geçici çözümlerden öteye geçemiyor.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un sorunlarını çözemediği noktalarda genellikle merkezi hükümeti suçladı. Yetkilerinin kısıtlandığını, bütçe desteği alamadığını ve engellendiğini sıkça dile getirdi. Ancak bir yönetici, sadece şikayet eden değil, çözüm üreten kişi olmalıdır. İmamoğlu’nun bu süreçte projelerini tamamlamak yerine sık sık tatile çıkması, PR çalışmalarına ağırlık vermesi ve gündemi yönetmekten çok sosyal medya algısıyla ilgilenmesi büyük eleştirilere neden oldu.
Türkiye’yi yönetmek, İstanbul’u yönetmekten çok daha büyük bir sorumluluk gerektirir. Ülkenin ekonomik dengeleri, dış politikası, sanayi üretimi, enerji yönetimi ve uluslararası ilişkileri gibi devasa konular, büyük bir yönetim kapasitesi ister. İstanbul’un trafiğini bile düzeltemeyen bir yöneticinin, Türkiye’nin devasa ekonomik krizine, sınır güvenliğine veya küresel diplomatik dengelere nasıl yön vereceği ciddi bir soru işareti oluşturuyor.
İmamoğlu’nun en büyük başarısı, popülist bir lider imajı çizmek oldu. Ancak yöneticilik sadece imajla değil, gerçek icraatlarla ölçülür. Türkiye, büyük krizlerden geçen bir ülke ve bu krizleri çözmek için güçlü, kararlı ve sonuç odaklı bir lider gerekiyor. İstanbul’u yönettiği süreçte projeleri yarım kalan, krizleri çözemeyen ve bahanelere sığınan bir ismin Türkiye gibi büyük bir ülkeyi nasıl yöneteceği ise büyük bir muamma.
Sonuç: İstanbul’daki Performans Türkiye İçin Bir Gösterge mi?
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’daki yönetim performansı, onun Türkiye’yi yönetmeye hazır olup olmadığı konusunda önemli bir referans noktasıdır. Şu ana kadar İstanbul’un en temel sorunlarını bile çözememiş olması, ülke yönetimine talip olduğunda seçmenlerin ciddi şekilde düşünmesi gereken bir durumdur. Eğer bir lider büyük bir şehirde başarısızsa, 85 milyonluk bir ülkenin sorunlarını nasıl çözeceği konusunda daha büyük soru işaretleri oluşur.
İstanbul yönetilemezken Türkiye’nin geleceği riske atılmamalıdır.
Gökhan ÖZBEK
HaberBiyotik.com Yayın Koordinatörü