DEM Parti heyetinden Figen Yüksekdağ’a ziyaret

DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Lider ve Van Milletvekili Pervin Buldan ile DEM Parti’li Ahmet Türk, eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı Kocaeli’de tutuklu bulunduğu cezaevinde ziyaret etti.

Önder, Buldan ve Türk’ün, Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan Yüksekdağ’a gerçekleştirdikleri ziyaret, 1 saat 20 dakika sürdü.

Heyet, cezaevinde eski HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ile de görüştü.

Sırrı Süreyya Önder, ziyaret sonrası basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Yüksekdağ ve Güzel’in gelişmekte olan sürecin yanında olduğunu, üzerlerine düşeni yerine getirmeye hazır halde beklediğini söyledi.

Yaklaşık 5 sene evvel bu cezaevinden tahliye edildiğini anımsatan Başkan, “10 yıl bu ülke ağır bir vakit kaybetti. Yerine konulması imkansız olan iki şey yitip giden canlar ve vakittir. Bu çatışmalı süreçte hayatını kaybeden, sıhhatini kaybeden bütün şehitler ve gaziler bütün ülkemizin onurudur. Hepimizin onlara ağır bir sorumluluğu ve borcu vardır. Onlara vereceğimiz en büyük armağan bu süreci, çatışmalı süreci sonlandırmak, bunu bir barışla taçlandırmak olacaktır. Ondan sonra hayatta olan herkese takviye, hayatını kaybedenin geride bıraktığı yakınlarına bir yoldaş olmak hepimizin, toplum olarak boynumuzun borcudur. Biz bu ciddiyette ve bu samimiyetteyiz.” diye konuştu.

Önder, bu konuda yüreği yanan, birinci derecede sıkıntı çeken, bedel ödeyenlerin de kendileri olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Hepsinin acısını yüreğimizde hissediyoruz ve rahmetle anıyoruz. Barışa gelince şehitlerimize ve gazilerimize borcumuzun altını böylelikle çizdikten sonra barış, çocuklarımızın gözüne bakarak kurmak zorunda olduğumuz bir şeydir zira hiçbir dahillerinin olmadığı bir çatışmalı mirası bu ülkenin çocukları hak etmiyor. Hem sorumluluğumuzun hem vicdanımızın hem insan olmamızın gereği onlara barış içinde bir ülkeyi hazırlamak ve onlara bunu bırakmak. Çok spekülatif tartışmalar oluyor. İnanın silah kadar ziyan veren bir lisan bu. ‘Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil’ falan. Arkadaşlar gündemimizde ne bu türlü bir şey var ne bunu tartıştık ne de bunun iması yapıldı. Bu türlü bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır. Bu hususta fikrini değiştiren ya da kuşkusunu gidermek isteyen herkesle dediğimiz gibi hem parti hem heyet olarak görüşmeye, süreci, kederimizi anlatmaya, tekliflerini, katkılarını, tenkitlerini, ikazlarını dinlemeye de hazırız. Tek ricamız bu toksik lisanın bir kenara bırakılması.”

Açık ve şeffaf bir süreç yürüttüklerini anlatan Önder, şunları söyledi:

“Ama iki anahtarı var bunun, birisi ciddiyet, başkası samimiyet. Herkesten de bunu minimum manada beklemek hakkımız zira bu sorun ne Ahmet Bey’in derdi ne Pervin Hanım’ın kaygısı ne benim derdim. Bu problem bütün ülkemizin sıkıntısı, başta da çocuklar olmak üzere. Onun için herkesten olumlu katkı bekliyoruz. Biz lisanımızı değiştirmeyeceğiz. Bu biçim saldırgan bir lisan kullananlara karşı bile gelebileceğimiz azamî nokta bu, samimiyetini halk takdir edecek zira yaklaşık bir haftadır yollardayız.”

Bu süreçte boyunlarına sarılan, barışı talep eden, ellerini çabuk tutmalarını isteyen, zaman zaman uyaran kişilerin olduğunu belirten Önder, “Bu hususta halkın vicdanı her vakit olduğu üzere doğruyu işaret ediyor fakat güvercin kasaplarına, iki gözden dört mevt bakanlara cevaz vermemek lazım. Bu da hepimizin sorumluluğu.” dedi.