Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan’daki temaslarını tamamlayarak yurda döndü.
Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan’ın açıklamalarını NTV ismine geziyi takip eden Burcu Kaya aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretlerinin verimli geçtiğini belirterek, mevkidaşlarıyla İsrail’in devam eden akınları ve Balkanlardaki son gelişmeler ile global problemleri ele aldıklarını söyledi.
ORTAK UĞRAŞ VURGUSU
Ziyaretinin birinci durağında Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ile Yüksek Seviyeli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısına katıldıklarını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerde FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak gayret konusundaki kararlığı vurguladıklarını söyledi.
Rama ile görüşmesinde savunma sanayii konusunu etraflıca ele aldıklarını anlatan Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bayram Begay ile ise siyasi ve askeri alanlardaki bağları değerlendirdiklerini söz etti.
“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMAYA HAZIR OLDUĞUMUZU İFADE ETTİM”
Tiran’daki temaslarının akabinde Sırbistan’ın başşehri Belgrad’a geçtiğini anımsatan Erdoğan, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile yaptıkları görüşmede, mevcut iş birliğinin her alanda daha da geliştirme iradesini teyit ettiklerini söz etti.
Türkiye ile Sırbistan ortasında 11 yeni mutabakata imza atıldığını tabir eden Erdoğan, “Balkanlar’da kalıcı istikrar ve huzurun sağlanması konusunda da üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Bu düşünceyle Türkiye, Bosna Hersek, Sırbistan üçlü danışma mekanizmasına verdiğimiz önemi de teyit ettim.” formunda konuştu.
“İSRAİL’İN ATABİLECEĞİ HER TÜRLÜ ADIMI KONTROL ALTINDA TUTUYORUZ”
Gazetecilerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiği sorular ve Erdoğan’ın verdiği karşılıklar şöyle:
SORU: İsrail’in Gazze’ye saldırılarına paralel, Türkiye’de de toplumsal fay sınırlarına yönelik akınlar gerçekleşiyor. Yürütülen kirli kampanyalarla sokak aksiyonları tetiklenmek isteniyor. Bu hususta istihbarat ünitelerimizin tespitleri var mı? Karşı önlemlere ait bir çalışma kelam konusu mu?
İsrail’in bu saldırganlığı kulak ardı edilemez. Şu anda biz istihbarat teşkilatımızla A’dan Z’ye İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her türlü adımı tabii ki kontrol altında tutuyoruz. İsrail, sadece saldırdığı Filistin ve Lübnan’ın istikrarını maksat almıyor. Oradaki yangının etrafa tesirlerinin olması için de uğraşıyor. Bunları bizim göz gerisi etmemiz mümkün değil. Biz bütün bunların farkındayız. Elimiz kolumuz da bağlı durmuyoruz. Elbette toplumu tehdit eden her türlü riske karşı hükümetimizin tespit ve bertaraf etme çalışmaları var. Provokasyon peşinde koşanlar, kaos iştahı ile hareket edenler bugüne kadar daima karşısında bizi buldu. Bundan sonra da bulacak. Palavrası yok etmenin yolu doğruları bıkmadan, usanmadan söylemektir. Maalesef birtakım siyasetçiler de birtakım politik çıkarlar uğruna bu algı operasyonlarına dahil olabiliyor. Hangi yola başvururlarsa vursunlar karşılarında başta istihbaratımız olmak üzere her an hükümetimizi, bizleri bulacaktır. Bunlara karşı eli kolu bağlı duran bir hükümet yok. Bunu benim milletim çok yeterli bilmelidir. Vatandaşlarımız toplumsal medya başta olmak üzere birçok mecradaki organize palavralara karşı son derece dikkatli olmalıdır. Her duyduklarına inanmamalı, resmî açıklamalara odaklanılmalıdır. Daima söylediğim üzere, iç cepheyi sağlam tutmak değerli. Bizim iç cephemize saldıran ve her maskeyi takabilen yapılara karşı birliğimizi müdafaa etmemiz son derece önemli. Milletimiz bunlara karşı sapasağlam durduğu surece biz bunların tümüyle evelallah uğraş ederiz. Sokakları karıştırmaya teşebbüs edenleri buradan bir sefer daha uyarıyorum, bu türlü bir kusur yapmasınlar, bedelini ağır öderler.
SORU: Gazze’deki soykırımın yıldönümü vesilesiyle bir görüntü paylaştınız, insanlık ismine tarihin hakikat tarafında duramamış olanların taşıyacağı vebale ve utanca dikkat çektiniz. Bağlantı araçlarını hakikat kullanma konusunda da kıymetli bir bildiri verdiniz. Dünyaca ünlü müzisyen Roger Waters görüntüyü paylaştı. Sizin nasıl geri dönüşler aldığınızı merak ediyorum.
İnsanlığı katledenleri durdurabilmek, bunun yanında toplumların vicdanlarını harekete geçirmek için ne kadar geniş kitlelere erişebilirsek o kadar düzgün. Görüntümüzü paylaşarak hissiyatımıza ortak olan İngiliz müzisyen Roger Waters, Yunanistan eski ekonomi bakanı Yanis Varufakis gibi isimlere de teşekkür ediyorum. Gazze’deki soykırım herkesin önünde gerçekleşmiş ve insanlığın tarihi utançları ortasındaki yerini almıştır. Bu utancın izlerini bugün İsrail denen Siyonist terör örgütünün yanında duranlar, jenerasyonlar boyunca taşıyacaktır. Bizim en son millete seslenişte yaptığımız konuşmadaki kimi başlıklar çabucak İsrail yayın organlarında yer aldı. Çok rahatsız olmuşlar. Benimle ilgili İsrail gazeteleri çabucak manşet atmış. Biz onlardan müsaade alacak değiliz doğal ki. Gereğini yaptık, Allah etkisini halk etsin. Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz. Ancak Siyonist İsrail’in böyle bir derdi yok. Onlar soykırıma devam edecekler. Biz de Siyonist İsrail’in işledikleri kabahatleri dünyanın gözüne soka soka anlatacağız. Gururla söylemeliyim ki, ülkemde terör devletinin yaptıklarına karşı elhamdülillah büyük bir şuur oluştu. Bunu kalıcı kılmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Batılı ülkelerde de bu anlayışı geliştirmemiz kural. Bizler de İsrail soykırımının hesabını sormak için hukuk ve diplomasi yerinde ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Durmak yok, bu bahiste yola devam diyoruz. İrtibatın tüm mecralarını kullanıyoruz. Bunu da tekrar başta Bağlantı Liderim olmak üzere yapmaya, irtibat mecralarını aktif formda kullanmaya devam edeceğiz.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, şu anda İsrail Lübnan’ı bombalıyor, Beyrut’u da bombalıyor, Şam’ı da bombalıyor. Ama açık açık Lübnan’dan sonra Şam’ı işgal edeceklerini söylüyorlar. Şam’ın işgali demek, İsrail askerlerinin Türkiye sonuna gelmesi demek, Suriye haritasının büsbütün parçalanması demek. Biz buna karşı ne yapabiliriz?
İsrail, Şam’ı işgal ettiği anda Suriye’nin kuzeyine dediğiniz üzere gelmiş olacak. İsrail’in, birtakım hesapları olabilir ama en büyük hesap sahibi Allah’tır. Rabbimizin hesabı da kesinlikle bu hesapların üzerinde bu da tecelli edecektir. Yani ayet-i kerimede Rabbimiz ne buyuruyor? En büyük hesap edici O’dur. Onlar hesapları yaparlar lakin Allah’ın hesabını hiçbir vakit tutturamazlar. Netanyahu ve çetesinin gördükleri hayaller kabusa dönüşecek. Filistin özgür olacak, Lübnan özgür kalacak. Kanlı ellerini uzattıkları her toprak kesiminde, vatanlarını savunan yiğitlerin haklı ve soylu direnişi ile karşılaşacaklar. Zafer kesinlikle sabredenlerin olacak. Suriye çok acılar çekti. Onlara yenilerinin eklenmesine insanlık karşı çıkmalıdır. Suriye’deki iç savaşın başından beri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu lisana getirdim. Suriye’nin egemenliğini korumak için diplomatik yolların tümünü kullandık. Türkiye’nin attığı her adım, bölgedeki tansiyonu azaltmaya, tahlil arayışlarına yer hazırlamaya yönelik oldu. Bugün de diplomatik kanalların faal kullanımı çatışmanın tırmanmasını engelleyebilir. Barışı ve huzuru katleden bir canavara dönüşen İsrail, karşısında insanlığı bulmalıdır. Biz Suriye’nin birliğini tekrar sağlaması, barışa ve huzura ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Suriye’de adil, onurlu, kalıcı ve kuşatıcı bir barış ikliminin oluşması için uğraşlarımızı artıracağız. Biz, her yerde olduğu üzere Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacak, barışın yanında duracağız.
İsrail, bölgesel ve global barışa yönelik en somut tehdittir. Bu tehdidi dünya barışını müdafaa misyonunu üstlenenler sonlandırmalı ve barışı koruma etmelidir. Suriye’deki iç savaşın başından beri Rusya’nın atacağı adımları dikkatle takip ediyoruz. Zira Rusya, Suriye’yle müşterek hareket ediyor. İran’la ilgili mevzuda da Rusya, İran, Suriye, bütün bu üçlü sistem birlikte hareket ediyor. Başka tarafta ise Amerika, İngiltere, Almanya’dan oluşan koalisyon güçleri bulunuyor. Koalisyon güçleri PKK/YPG terör örgütünü hamiliğine soyunmuş durumda. Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı en büyük tehdit oluşturan bu duruma karşı Rusya, İran ve Suriye’nin daha tesirli önlemler alması elzemdir. Emsal koşullar Irak’da da yaşanmaktadır. Bu nedenle, bir yanda İsrail’in savaşı tüm bölgeye yayma gayretleri, başka yanda terör örgütlerinin bölücü ve yıkıcı faaliyetleri ortadayken, küçük çıkar hesaplarını bir kenara bırakarak dayanışma içinde bölgeyi kurtarmamız lazım. Yükümüz ağır, işimiz çok.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, Yunanistan Başbakanı Miçotakis deniz yetki alanlarının belirlenmesi için fırsat doğduğunu ve gözü pek adımlar atılması gerektiğini söyledi. Tahminen Dışişleri Bakanımızın onların Dışişleri Bakanıyla da bu hususta görüşmeleri olabilir. Siz bilhassa Mısır’la devam eden görüşmeler, bu görüşmelerin yanına Yunanistan’da da bu türlü bir sürecin eklenme olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2023 seçimleri sonrası Yunanistan ile Türkiye ortasındaki mevcut kronik sorunu nitelikli bir müzakere yoluyla çözebilir miyiz diye bir anlayış başladı. Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’le birlikte bu sürece siyasi takviye verdik ve Dışişleri Bakanlığımız bu hususla ilgili kapsamlı bir çalışma başlattı. Problemlerin tanımlanması, içeriğinin çizilip ortaya konması, muhakkak tahlillerin bulunması konusunda iki tarafta da irade olması kıymetli. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan’a gidecek, bu hususlarla ilgili görüşmeler yapacak. Tüm bu bahisleri, Ege ile ilgili bütüncül yaklaşımımız temelinde görüşeceğiz. Türkiye ile Yunanistan tarihî bağları bulunan iki komşu ülkedir. Yeterli komşuluk temeli iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır. Türkiye ile Yunanistan bağlantıları, bu temel ekseninde inanıyorum ki daha hoş günlere hakikat ilerliyor. Biz, başından beri iki ülkenin gündemindeki problemlere tahlil odaklı yaklaşıyoruz. “Çözüm iradesini iki ülke ortaya koyabilir ve sorunları geride bırakabilir” diyoruz. Deniz ve hava alanı yetki alanlarının memleketler arası hukuka uygun olarak belirlenmesini öteden beri istiyoruz. Bölge ülkeleri olarak lakin diyalog ve iş birliğiyle güvenlik ve istikrarı artırabilir, çatışma risklerini azaltabiliriz. Biz hakkaniyetin peşindeyiz. Kimsenin toprağında gözümüz olmadığı üzere, hakkımızı sonuna kadar koruma etme kararlılığımız da tamdır.
MHP lideri Bahçeli, Meclis’teki yeni yasama yılı açılışında DEM Parti sıralarında milletvekilleriyle tokalaşmıştı SORU: MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti Eş Liderlerinin elini sıkmasından sonra dediniz ki, “Cumhur İttifakının uzattığı bu elin değerinin muhatapları tarafından anlaşılmasını isteriz. Ülke meselelerini geniş mutabakatla çözme arzusundayız.” Bildirinizin odağında yeni Anayasa mı yer alıyor? “DEM Parti’den somut adım gelirse müzakereye de diyaloğa da açığız” kelamlarına “yeşil ışık yakıldığı, yeni bir sürecin başlayabileceği” yorumlarına ne karşılık verirsiniz?
Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz. Sayın Bahçeli, Türkiye’nin siyasi yapısında uzlaşma ve diyalog davetinin ehemmiyetine burada bir vurgu yapıyor. Hasebiyle Sayın Bahçeli’nin bu attığı adım, bir kenara konulamaz. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz. Sayın Bahçeli’nin özellikle attığı bu adım bana nazaran çok çok kıymetli bir adımdır. Sayın Bahçeli’den böyle bir adım beklemeyenler olabilir. Ama biz kıdemli bir siyasetçi olarak Sayın Bahçeli’nin böyle bir adımı atmasını garipsemedik. Değerli bir adım olarak gördük. Temennimiz odur ki bundan sonraki süreçte de bu adımları atanların sayısı çoğalsın. Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da inşallah yeni Anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz. Siyasetimizin temelinde, ülke sıkıntılarının geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesitlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Bunu yıllardır lisana getiriyoruz. Türkiye’de terör sistemleri ile bir yere varılamayacağı çok nettir. Artık herkesin bunu anlamış olması gerekir. Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en iyisidir. Terör örgütleriyle çevrelenmiş bir coğrafyada, Irak’ta tansiyonların, Suriye’de iç savaşın yaşandığı, İsrail’in vahşileştiği bir periyotta içeride barışın tesisi kıymet kazanıyor. Biz Türkiye’de demokratik siyasetin alanını genişletmek için bugüne kadar tüm engellemelere, sabotajlara, haince planlara karşın esaslı adımlar attık. Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma dayanağımız tamdır.
Buna karşın “biz irademizi demokrasi dışı odaklara teslim ediyoruz, her adımımızı bu anlayışla atıyoruz” demek yapan bir yaklaşım olarak görülmez. Terörün her türlüsüyle gayret eder ve karşısında yer alırız. Sıkıntıları terör dışı sistemlerle ortadan kaldırmaya ise her vakit varız. Zira biz siyaseti, ülkemizin huzur ve birliğini güçlendirmek, milletimize hak ettiği kaliteli hizmetleri sunmak için yapıyoruz. Yeni anayasa davetimiz da bunun içindir. Türkiye’nin ayağına darbecilerin taktığı prangaları söküp atmanın yolu kapsayıcı, adil, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmaktan geçiyor.
SORU: Kosova’da tırmandırılmak istenen etnik tansiyon kelam konusu. Sırbistan da bölgedeki yüksek tansiyonun taraflarından biri. Bosna Hersek içindeki Sırp Cumhuriyeti de vakit zaman ayrılıkçı tansiyonu yükseltiyor. Balkanlarda yeni bir Ortadoğu senaryosu yaşanmaması için Türkiye’nin rolünü kıymetlendirir misiniz?
Her şeyden evvel bu seyahatimiz esasen onun en hoş örneği. Üstleneceğimiz rol her an vardır. Gerek Arnavutluk gerek Sırbistan’da, bugün basın toplantısında da Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’le birlikte ortaya koyduğumuz tutum ve açıklamalar bunun zati en hoş örneğini teşkil etti. Dikkat ederseniz sözümde bilhassa kullandığım şu cümleler sıradan değil. “Biz birilerinden bazı müsaadeleri almak suretiyle cümle kuramayız ve kurduğumuz cümlelerle ilgili de izin alarak adım atmayız. Biz cümlemizi kurduğumuz zaman tam hedefe odaklanarak kurarız.” Hakikaten mevkidaşım Sayın Vucic de aynı karakterde bir insan. Bu bahislerde kararlı duruşları olan bir insan. Bölgede bilhassa örnek bir insan. Tahminen gözlerinizden kaçmış da olabilir. Bizim savunma sanayiiyle ilgili müşterek atacağımız adım da bunun bir sözüdür. Dışişleri Bakanım, savunma sanayiiyle ilgili bakan arkadaşlarım bu çalışmayı yapacaklar. Balkanlar’daki etnik tansiyonlar, tarihi ve siyasi dinamikler açısından hayli karmaşık bir tablo sunuyor. Türkiye de Balkan ülkeleriyle derin tarihi, kültürel ve siyasi bağlara sahip. Bu bağlar, Türkiye’nin bölgede barış ve istikrar sağlamada daha faal bir rol üstlenmesini gerektiriyor.
SORU: Partinizin son toplantısında çok kıymetli açıklamalarda bulundunuz. Son günlerde yaşanan şiddet olaylarına değiniz. Hatta “tıkanıklık varsa neşter vuracağız, kriminal tiplerin aramızda dolaşmasından rahatsızız” tabirlerini kullandınız. Doğal değerli adımlar da atacağınızı söylediniz. Nasıl bir yol haritası izlenecek bu hususta?
Bir devlet öncelikle vatandaşlarının güvenliğini, adalet ve ekonomik refahı temin etmelidir. Bunun için 22 yıldır ne gerekiyorsa yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Şiddetin her türlüsü ile gayret bizim misyonumuz ve bunun için elimizden gelenin ötesinde adımlar atıyoruz. Gayrette aksayan taraflar ortaya çıktığında ise hiç vakit kaybetmeden gerekli önlemleri alıyoruz. Son devirde yaşanan kimi cinayetler ve hadiseler milletimizin kendini inançta hissetme ve adalete olan inancını zedeleme eğiliminde. İnsanımız rahat olsun, toplumun huzurunu bozan, güvenliği tehdit eden kim olursa olsun cezasını çekecektir. Yaptığımız derin tahlillerde şiddet olaylarını önlemede gerek fonksiyonel, gerek yapısal eksikliklerin tespiti halinde oraya müdahaleden çekinmeyiz. Bu noktada toplumumuzda cezasızlık algısına müsaade edemeyiz. Cezaların ıslah edici ve caydırıcı olması noktasında sıkıntılı alanlara neşter vuracak yasal düzenlemeler yapacağız. Hangi kurumda, hangi sistemde bir zafiyet varsa nokta atışlarıyla sorunu gidereceğiz. Emniyet, yargı, medya bahislerinde atılacak adımlar olduğunu görüyoruz. Suça meyilli şahısların tutuklu yargılanması temel olacak ve yargılamada da bu şahısların bu durumları temel alınarak infaz süreçleri yürütülecek. Ceza infaz sisteminde yapacağımız değişikliklerle hata işleyen cezaevine kesinlikle gireceğini bilecek. Bu hususta teknik çalışmaları gerek Adalet Bakanlığı gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi kümemiz yapacak. Yapısal sıkıntılarla ilgili de incelemeler yapıyoruz. Cürümle en aktif çabayı sağlayacak yapısal değişikliklere de muhtaçlık duyulması halinde onların da adımını atacağız. Hata tiplerine nazaran daha net ve caydırıcı ceza siyasetleri uygulayacağız. Toplumda oluşturulmak istenen “suçlular cezasız kalıyor, yapanın yanına kar kalıyor” anlayışının gerçek olmadığını vatandaşlarımız görecektir. Yargının hızlanması için yıllardır attığımız adımlar ortada. Burada aralık aldık lakin “geç gelen adalet adalet değildir” anlayışı ile çalışmaya devam edeceğiz.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım Tarım Bakanlığı’nın başlattığı bir gayret var. Zehirli besinler, tağşiş, millete domuz eti falan yediren kuruluşlar var. Bunlar ifşa ediliyor Tarım Bakanlığı tarafından. Bu mücadeleyi siz nasıl karşılıyorsunuz? İkincisi de bir köfteci zinciri var. Evvel “Kollanıyor” denildi, sonra ifşa edildi. Artık de “Haksızlık yapılıyor” filan deniyor. Tam bir tartışmanın göbeğinde o köfteci zinciri. O tartışmaları da izliyor musunuz? Ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’de 724 bin besin işletmesi var. Bunlar üretenler, satanlar, dağıtanlar. Bunlar her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka bir sefer denetlenir. Bu yıl kontrollerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Tarım ve Orman Bakanlığımız bir sorun tespit edildiği anda bunları elektronik olarak anlık takip edilebilecek bir hale getirdi. Kelamını ettiğiniz köftecideki kontrolde Ankara’da iki şubede uygunsuz besin tespiti yapılıyor. Savcılığa kabahat duyurusunda bulunuluyor. İtiraz süreçleri oluyor. Mahkeme Tarım Bakanlığımızın kararını evvel iptal ediyor, Bakanlık tarafından bu karara itiraz edildiğinde bu defa itirazlar kabul ediliyor. Yargı süreci tamamlandığında ve katılaştığında de bu kontrol raporu yayımlanıyor. Bakanlığımızın yapmış olduğu idari süreçler de yargısal kontrol altındadır. Herkesin de kendini savunma hakkı bulunuyor. Sonuç prestijiyle mahkeme kesin kararı veriyor, Bakanlık da kontrolün sonucunu yayımlıyor. Bu kontrollerimiz devam edecek, devam ediyor. Sonuç prestijiyle besin konusu gerçekten ciddiye alınması gereken bir konu.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanım AK Parti’de bir değişim süreci var ve siz de defaatle bir yenilenme olacağını söylüyorsunuz. Pekala değişim yalnızca takımlarda mı olacak, yoksa parti programında, parti tüzüğünde bir değişim de görür müyüz?
Bizim parti programı zati daima olarak daima değişime tabidir. Lakin bunun yanında da doğal idari sistemlerde, partimiz içerisinde kimi değişiklikler olabilir. Genel Lider Yardımcılarında tıpkı halde değişiklikler olabilir. Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu. Artık bu yeni süreçte de hem Genel Lider Yardımcılarında birtakım değişiklikler olabileceği üzere birebir biçimde kabinede de duruma nazaran değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da kimi değişiklikler olabilir.
