Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Aile mefhumumuz toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Aile mefhumumuz toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır.” dedi.
İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) ile Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’nda konuşan Erdoğan, demokrasi ve insan hakları nutukları çeken kimi ülkeler bu alçak katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine İsrail’e verdikleri destekle adeta zulmü körüklediklerini söyledi.
Erdoğan, bu durumdan cesaret alan siyonist katillerin, vahşet ve barbarlıklarına her geçen gün bir yenisini ekleyip, pervasızlıkta çıtayı sürekli yükselttiklerini dile getirerek şöyle devam etti:
“Burada kalbim parçalanarak bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail’in Gazze’ye saldırıları başlayalı 400 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü. 700 binden fazla kardeşimiz yaralandı. 1,9 milyon insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Filistin’de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil onlara engel olmayanlarında üzerlerine sıçramıştır. Gazze’de 160 bin binayı yıkıp 436 bin yapıya ağır hasar veren saldırıların gerisindeki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor. Filistin’de, Lübnan’da dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren tüm kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun. Rabb’imden, başta kardeşim İsmail Heniyye olmak üzere tüm şehitlere bir kez daha rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum.”
“Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin”
Filistin’in cesur evlatlarını, vatan sevdalısı kahraman çocuklarını saygıyla selamladığını ifade eden Erdoğan, “Rabb’im cümlesini muzaffer eylesin diyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kuruluşunu görmeyi, Filistin’i yeniden inşa ve ihya etmeyi, Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin diyorum. Diğer yandan Kudüs’ün mahremiyetine uygun şekilde uluslararası bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı sürdüreceğimizi de bir kez daha belirtmek istiyorum.” diye konuştu.
Erdoğan, Allah’ın Al-i İmran suresinde “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin” diye buyurduğunu aktararak şöyle konuştu:
“Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar, yapmadıklarımızdan da mesulüz. Böylesine zorlu bir ortamda İslam alemi olarak fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ortak bir tavır almamız yekvücut hareket etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek. Vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler toplu vurmadıkça müstevliler ve müstekbirler karşısında başarılı olunmaz, olunamaz. Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize Sudan’da, Yemen’de ve daha pek çok ülkede masumlara ve mazlumlara ancak bu şekilde yardımcı olabiliriz. Resul-i Kibriya efendimiz bakınız bize neyi emrediyor; ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbiniz de buğzedin ki bu, imanın en zayıf derecesidir.’ Bu hadisi şerife uygun şekilde imkanlarımız, araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde zulmün, zalimin, kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor. İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımıza da bu çerçevede çok önemli işler düşüyor. Farklı alanlarda farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK’lerimizin her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri birbirleri arasındaki uyumu arttırmaları şarttır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, STK’lerin, gençler başta olmak üzere toplumun muhtelif kesimlerini kuşatacak, onları sivil toplum faaliyetlerine dahil edecek uygulamalarına, geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Etki alanı geniş, birlik ve beraberlik içinde hareket eden, sürdürülebilir kalkınmaya katkı veren sivil toplum kuruluşlarının küresel barış ve adaletin tesisine hayati katkılar yapacağını vurgulayan Erdoğan, “Her platformda dile getirdiğimiz altını ısrarla çizdiğimiz daha adil bir dünya tasavvurumuzun hayata geçirilmesinde dünyanın dört bir yanında çalışan STK’lerimizin gayretleri mühim bir yer tutacaktır.” diye konuştu.
“Aile yapısı hırpalanmış örselenmiş çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir”
Erdoğan, insanlığın büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarıyla kıvranırken pek çok konuda yeni risklerle yozlaşma ve yaradılışa aykırı dayatmalarla da baş etmek zorunda kaldığına dikkati çekerek hiç şüphesiz bu çerçevede en büyük çürüme, en tehlikeli erozyon ve geri dönülemez yok oluş tehdidinin aile kurumunu hedef aldığını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
“Sizlerin de takip ettiği gibi aile mefhumumuz toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımlar, özendirici yayınlar, reklamlar moda adı altında yürütülen dayatmalar topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler her tarafımızı kuşatmış durumdadır. Cinsel sapkınlıkların bir insan hakkı ve tercihi olarak sunulmasının gerisindeki sinsi amacı gayet iyi biliyoruz. Aileyi gereksiz bir yük, taşınması zor bir sorumluluk ve insanın hayatını kısıtlayan bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı bireyi ifsat ederek tüm toplumu çökertmektir. Tarihen ve itikaden sabittir ki aile yapısı hırpalanmış örselenmiş çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK’lerin de bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre, toplumun temeli olan ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim ve takviye etmek çocuklarımıza ve gençlerimize daha güvenli daha vicdanlı, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız.”
(Sürecek)