Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Türkiye Cumhuriyeti açısından bir ‘Kürt sorunu’ teşhisi yoktur

CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Birileri güya Kürtler sıkıntıymış üzere ‘Kürt sorunu’ demeye devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Türkiye Cumhuriyeti açısından bir ‘Kürt sorunu’ teşhisi yoktur
Yayınlama: 26.01.2025
A+
A-

CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Birileri sanki Kürtler sorunmuş gibi ‘Kürt sorunu’ demeye devam ediyor. Ancak günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından Türkiye’nin Kürtleri için bir ‘Kürt sorunu’ teşhisi yoktur. Kırk yıllık terör sorunu ise sadece Türkiye’nin Kürtlerini değil bölgedeki bütün Kürtleri istismar eden emperyalist bir operasyondur ve asla ‘Kürt sorunu’ olarak tarif edilemez” dedi.

Mehmet Uçum, toplumsal medya hesabından ‘Devlet ve Kürtler’ başlığıyla bir yazı yayımladı. Uçum, “Türkiye’de Devlet ile Kürtler arasındaki gündem, Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimlerinde ‘mesele’ olmaktan çıkmaya başladı ve giderek ‘konu’ya dönüştü. Meseleden konuya geçişin halen devam ettiği de söylenebilir. Ancak ‘sorun değil konu’ bakışı Devletin egemen yaklaşımı haline geldi. Bazıları ‘Kürt sorunu’ ifadesini kimlik siyaseti üzerinden Türkiye’nin bütünlüğünü amaç almak için kullanıyor. Birileri de güya Kürtler sıkıntıymış üzere ‘Kürt sorunu’ demeye devam ediyor. Fakat günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Devleti açısından Türkiye’nin Kürtleri için bir ‘Kürt sorunu’ teşhisi yoktur. Kırk yıllık terör sorunu ise yalnızca Türkiye’nin Kürtlerini değil bölgedeki bütün Kürtleri istismar eden emperyalist bir operasyondur ve asla ‘Kürt sorunu’ olarak tanım edilemez” dedi.

‘SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI ŞARTSIZ OLACAK’

Gelinen aşamada, Devletin Kürtlerle ilişkisinin ‘sorunlar’ değil ‘konular’ olarak tanımlanabileceğini ifade eden Mehmet Uçum, “Bu mevzuların başlıcaları şöyle söz edilebilir: Ayrılıkçı eğilimlerinin kökten yok edilerek Kürtlerin tamamının Devletle eksiksiz bütünleşmesi. Türk milletinin tüm ögeleri (Türkiye halkının tüm kümeleri, Türkiye toplumunun tüm kesimleri) üzere Kürtlerin tamamının Türkiye’nin demokratik ilerlemesi, geliştirilmesi, güçlendirilmesi gündeminde tam sorumluluk alması, Türkiye perspektifine sıkıca sarılması ve Türkiye’yi tereddütsüz sahiplenmesi. Kürtçenin özgürlüğünün güçlendirilmesi ve kalıcılaştırılması. Kürtçeyle ilgili Devletin yapan yaklaşımına karşın sapma denilebilecek kimi makûs pratikler varsa bertaraf edilmesi. Kürtçenin gerçek benliğine kavuşturulması. Bu ve diğer hususlarda daha güçlü ve yerleşik adımlar atmak için terörsüz Türkiye maksadına ulaşmak temel şarttır. O yüzden silah bırakma daveti kuralsız olmalıdır ve kuralsız olacaktır. Öteki türlüsünün kabul edilmesi mümkün değildir. Kendisi şart olan bir durum diğer bir şarta bağlanamaz. Kimse bu hususta hayali senaryolar yazmasın, aldatıcı kurgulara girmesin. Bölücülük projelerinin tasfiyesi Devletin bu yüzyılın başından beri sürdürdüğü gayretlerin ve uyguladığı siyasetlerin sonucu olarak Türk milletinin ve Türk vatandaşlığının olgusal ve hukukî olarak Kürtleri kapsadığı gerçeği ve bunun manası çok daha bariz hale geldi” tabirlerini kullandı.

‘TERÖRSÜZ TÜRKİYE BİR SONUÇ DEĞİL BAŞLANGIÇTIR’

20’nci yüzyılın ve özellikle 12 Eylül faşizminin kötü pratikleri referans verilerek oluşturulmak istenen bütün şüphelere ve kara propagandalara rağmen ‘Türk milleti’ ve ‘Türk vatandaşlığı’ isimlerinin kapsayıcı içerikleri ve derinlikleriyle herkes tarafından daha çok fark edildiğini ve benimsendiğini vurgulayan Uçum, şunları söyledi:

“Bizim hukuk sistemimiz Türk vatandaşlığını etnik, dini ya da ırki bir bağ değil tüzel bağ olarak düzenler. Yani vatandaşlıkta hiçbir farklılık dikkate alınmaz, hukuksal bağ tek ve belirleyici ölçüdür. Ayrıyeten vatandaş olan herkes birebir haklara ve ödevlere sahiptir. Bu nedenle hukuken eşit vatandaşlık konusunda bir sıkıntımız yoktur. Bu nedenle Türkiye’nin Kürtleri cebindeki nüfus cüzdanını gururla taşımak konusunda bir soruna sahip değildir. Kürtlerin bu ülkenin gerçek eşit vatandaşı olduğuna kalpten inanması konusunda da duygusal bir engel yoktur. Kuşkusuz ‘eşit vatandaşlık’la ilgili hukuki ve duygusal sorunumuz yok ama bütün ‘vatandaşlarımız ortasında eşitlik’ duygusunun pratikte egemen olmasını sağlamak da en önemli görevimizdir. Aynı şekilde Türkçenin egemen, birleştirici ve tek resmi dil olması gerçeğine Kürtlerin çok daha fazla sahip çıktığı da net görülüyor. Yani millet, vatandaşlık ve dil üzerinden geliştirilmeye çalışılan Türkiye’yi bölme amaçlı emperyalist projeler giderek daha fazla deşifre oluyor, toplumsal karşılıklarının olmadığı anlaşılıyor ve bu projelerin tasfiye süreci hızlanıyor. Tüm bu gelişmelere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin girişimleriyle başlayan yeni devlet inisiyatifinin ve terörsüz Türkiye hedefinin yüksek bir ivme kazandırdığı görülüyor. İşin özü, terörsüz Türkiye bir sonuç değil, başlangıçtır. Terörsüz Türkiye’ye geçişle birlikte hem Türkiye hem bölge için yeni bir devir başlayacaktır”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.