CHP, Maden Kanunu’nda yapılan değişikliğe karşı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. CHP heyeti, iptali istenen unsurlardan birinin madenlerde daha fazla iş cinayetine sebep olabileceğini kaydetti.
CHP, 7501 sayılı Maden Kanunu ile Kimi Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8 maddesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdu.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, partisi adına yaptığı başvurunun ardından, kanunun 11 Mayıs 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini anımsatarak kanunun 8 hususunun iptali ve yürürlüğünün durdurulması emeliyle Anayasa Mahkemesine başvurduklarını belirtti.
İptalini istedikleri hususlardan birinin kum, çakıl, kalker, mermer, tuz, elmas, yakut, safir, beril ve zümrüt üzere madenlerin çıkartılması ve işletilmesi için UMREK kodu zorunluluğunu ortadan kaldıran düzenleme olduğunu söz eden Günaydın, Türkiye’de her yıl yüzlerce kişinin maden kazalarında hayatını kaybettiğini söyledi.
İş güvenliği sorusu
Günaydın, “Herkesin vicdanına seslenerek sormak istiyorum; Türkiye bu alandaki iş sağlığı ve iş güvenliği hükümlerini gevşetmeli mi yoksa daha mı sıkı hale getirmeli? MTA’nın da yapacağı faaliyetlerde UMREK kodunun kullanılmasını ortadan kaldıran düzenleme maden alanında yeni iş cinayetlerine davetiye çıkartmaktır, münasebetiyle bunların iptalini istedik.” dedi.
Dava konusu diğer maddenin “yenilenebilir güç santralleri ve yenilenebilir güç kaynağına dayalı birden çok kaynaklı üretim tesisi kurulabilmesi için imar planı zorunluluğunu ortadan kaldıran” düzenleme olduğunu, bunun ortadan kaldırılmasının Türkiye’nin çevre felaketlerine sürüklenmesi anlamını taşıdığını öne süren Günaydın, bu maddenin de iptalini istediklerini söyledi.
İhale eleştirisi
Günaydın, iptalini istedikleri diğer maddelere ilişkin şunları söyledi: “Yüzen LNG tesisleri ile doğal gaz depolama tesislerinde istisnalar hariç yasal hiçbir ölçüt öngörülmeksizin, Güç Piyasası Düzenleme Kurumuna düzenleme yetkisini vermek bu alandaki kayırmacılığı değerli ölçüde artıracaktır. Bunu da iptali için taşıdık.
Ayrıca yeniden yenilenebilir güç alanında müsabakalara ait adap ve asılları Güç ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı sadece belirliyor, bir ölçüt yok. Türkiye’de bu işlerin, bu ihalelerin nasıl yapıldığını hepimiz biliyoruz. Siz eğer bir ölçüt koymadan o alanı yalnızca ucu acık bir takdir yetkisine dayanarak bakanlığa devredersiniz, bu çevresel ve insani değerlerin aleyhine sonuçlar doğuracaktır, iptalini istedik.”
BAE’ye dikkat çekti
Yenilenebilir güç kaynaklarında lisanssız üretim faaliyeti gösteren işletmelerin 10 yılını doldurmaları halinde lisanssız ya da lisanslı nasıl üretime devam edeceklerinin yine düzenlendiğini kaydeden Günaydın, şöyle konuştu: “Ancak bu düzenlemeyi öyle bir şekilde yaptılar ki bu, küçük işletmeleri ortadan kaldıran ve meseleyi yalnızca çok uluslu şirketlerin yapabileceği alana açan bir düzenleme niteliğini taşıdı. Bu yasa Birleşik Arap Emirlikleri ile imzalanan ancak henüz TBMM’nin onayından geçmemiş olan bir uluslararası sözleşme uyarınca, Birleşik Arap Emirlikleri’ne özellikle yenilenebilir enerji alanını tümüyle ve koşulsuz açma gibi bir amaç taşıyor.”
Günaydın, iptalini istedikleri 8. unsurun kendileri için çok kıymetli olduğunu söyledi. Bunun, nükleer unsurların taşınmasında sigorta yaptırma ve teminat gösterme yükümlülüğünün, işleten yerine taşıyana devredilmesine ait olduğunu bildiren Günaydın, ziyan görenin ziyanının çok daha düşük iktisadi kapasiteye sahip taşıyan tarafından tazmin edilebilmesinin mümkün olmayacağını söyledi.
Günaydın, ” Bu aynı zamanda işleteni de yükümlülükten kurtaracak bir düzenlemedir. Türkiye’yi bir nükleer çöplük haline getirme, yurttaşı bunun riski ile karşı karşıya bırakma hakkı kimsede yoktur.” dedi.