“Terörsüz Türkiye” bildirisiyle Türkiye’de yeni bir dönemin kapılarını açan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Türkgün gazetesindeki merak uyandıran yazısı yayımlandı. Yeni anayasa davetinde bulunan Bahçeli “Devletimizin kuruluş ilkelerini, Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyan, kapsayıcı demokratik yeni bir anayasa ile darbe kalıntıları tamamen temizlenebilecektir” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye, milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdi. Ülkede, yeni bir siyasi ve toplumsal hayat oluşmakta. Herkesi Türkiye’nin kutlu geleceğini birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi.
HANGİ MEVZULARA DEĞİNECEĞİ MERAK KONUSUYDU
Bahçeli’nin yazısı bugün Türkgün gazetesinin manşetinden yayınlandı. MHP’nin bugün yayınlanacağını duyurduğu yazıda Bahçeli’nin hangi konulara değineceği merak konusuydu. Bahçeli “Türkiye’de, elli yıldır devam eden bölücü terör örgütü PKK’nın feshedilmesiyle yeni bir gün doğumuna şahitlik edildiğini” belirtti. Bahçeli, ‘terörsüz Türkiye’ hedefinin gerçeğe dönüşmek üzere olduğunu söyledi.
Türkiye’nin ulusal birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir periyoda girdiğini söyleyen Bahçeli, “ülkede yeni bir siyasi ve toplumsal hayatın vasat bulmakta” olduğunu kaydetti. Haberde terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın terör örgütü PKK’ya yaptığı davet ‘tarihi’ olarak nitelendi. Bahçeli, “Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir. Terörsüz Türkiye demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Yeni bir dünya düzeninin şekillendiği dönemde bu gelişmeyi Türkiye için bir fırsata dönüştürmek mümkündür” tabirlerini kullandı.
YENİ ANAYASA ÇAĞRISI
Milli ve kapsayıcı, demokratik yeni bir anayasa ile darbe kalıntılarının büsbütün temizleneceğini belirten Bahçeli, “Önemli olan herkesin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapı inşa etmektir. O sebeple terörsüz Türkiye sürecinde tüm vatandaşlarımızı Her şeyden önce Türkiye’ ve ‘Herkes eşittir Türkiye’ anlayışı ile milli birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etme- ye çağırıyoruz” açıklaması yaptı. Terörsüz Türkiye’den rahatsızlık duyanların devrede olduğunu belirten Bahçeli, “O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmekte. Bu kapsamda geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli mesele. Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin barış içinde yeni bir yaşama kavuşmasına vesile olacaktır” ifadesini kullandı.
Bahçeli şunları söyledi; “Terörsüz Türkiye maksadımız inşallah gerçeğe dönüşmektedir. Türkiye çok şükür ulusal birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir periyoda girmiştir. Yeni bir siyasi ve toplumsal hayat vasat bulmaktadır.
“İMRALI’NIN ÇAĞRISI TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASI”
İmralı’nın 27 Şubatta DEM Parti heyeti aracılığı ile yaptığı PKK’ya tüm bileşenleriyle silah bırakma ve kendisini feshetme daveti tarihi bir dönüm noktasıdır.
Milletimiz umutlu bir bekleyiş içerisindedir. Bu beklentiyi hüsrana değil sevince dönüştürmek elimizdedir. Neyi nasıl -yaparsak milletimizin hayrına olur niyetiyle hareket etmek durumundayız. Yol haritamızı bu doğrultuda hukuk, ahlak ve demokratik siyaset çerçevesinde belirleyip düzgün niyetle uygulamalıyız. O takdirde yeni bir Türkiye’yle, güvenlikli, huzurlu yeni bir hayatla buluşmamız mümkün olabilecektir.
“PKK’NIN TÜM BİLEŞENLERİYLE TASFİYE KARARI HAYATA GEÇİRİLMELİ”
Terörsüz Türkiye, Türkiye’nin barış içerisinde yeni bir siyasi ve sosyal yaşama kavuşmasına, böylesi bir sorunu çözdüğü için demokratik siyaset kurumuna toplumun duyduğu itimadın artmasına vesile olacaktır.Kuşkusuz büyük değişimler fırsatlarla birlikte riskleri de içermekte bu nedenle birçok dinamiğin dikkatli yönetilmesini zaruri kılmaktadır.Bu kapsamda öncelikle İmralı’nın davetinde yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, hızla kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir.
“PKK’NIN SİLAH BIRAKMASI TÜRKİYE İÇİN TARİHİ FIRSAT”
Türkiye için tarihi bir fırsat olan PKK’nın silah bırakması ve fesih sürecinin uzun vadeli beklenen muvaffakiyete ulaşması için siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan yeni atılımlar ve kapsamlı ıslahatlarla ulusal birliğimiz daha da güçlendirilmeli, toplumsal uzlaşı, adalet ve eşitlik temel olmalıdır.Bunu mümkün kılacak siyasi ve toplumsal kaideler mevcuttur. İdare sistemimiz aktiflik ve esneklik sağlayabilecek özelliktedir.
YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI
Kuşkusuz ki Türkiye bu güne kadar çok değerli demokratik ve ekonomik ıslahatlara imza atmıştır. Bize nazaran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin idare istikrarını, temsil adaletini ve uzlaşma kültürünü tesis eden yapısını daha da kurumsallaştıracak atılımları yapmak 28’nci dönem TBMM’nin değerli bir sorumluluğudur.Bu kapsamda; devletimizin kuruluş unsurlarını, Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyan, çatısının başkanlık sisteminin ana unsurlarınca örüldüğü, ulusal ve iştirakçi, kapsayıcı demokratik yeni bir anayasa ile darbe kalıntıları büsbütün temizlenebilecektir.Siyasi partiler ve seçim kanunlarında siyaset alanını genişletecek, katılımı artıracak, parti içi demokrasiyi güçlendirecek, parti üyeliğini sağlam teminatlara bağlayacak, siyasette etik ve ilkeyi hâkim kılacak değişiklikler hayata geçirilebilecektir. Toplumsal temsili her alanda yaygınlaştıracak, yasama yürütme bağlantısını güçlendirecek, istikrar ve kontrolü daha da aktifleştirecek düzenlemeler yapılabilecektir.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
TBMM İçtüzüğünde yasama kalitesini artıracak, yasa imalinde katılımcılığı sağlayacak, faal işleyen bir yasama faaliyetine imkan veren değişiklikler hayata geçirilebilecektir. Sağlam teminatlara bağlanmış bir yargı bağımsızlığı demokratik rejim için hayati değerdedir. Bu kapsamda insan odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha aktif korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuk güvenliğinin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul müddette yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya inancın arttırılmasını sağlayacak adımlar süreklilik içinde atılabilecektir. Demokratikleşmeye dönük adımlara,milletimizi çağdaş medeniyetler düzeyine ulaştırma gayesi olarak bakılarak, etnik siyasetin taleplerini aşan bir siyaset üslubuyla bakılabilecektir. İmralı davetinde yer alan”kültüralist politikalar dahil hiçbir talep söz konusu değildir” söylemi çerçevesinde devletin atacağı adımlar etnik değil insani düzlemde ve herkese göre olmalıdır.
“TÜRKİYE’NİN KUTLU GELECEĞİNİ HEP BİRLİKTE İNŞA EDELİM”
Milliyetçi Hareket Partisi siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik siyasetlerin geliştirilmesinin yolu olarak görmektedir. Bu anlayış, Türk milletinin tarih ve kültür potasında erittiği kıymetler bütününü temel alan “kapsayıcı, kucaklayıcı ve uzlaşmacı” halimizin yansımasıdır. O sebeple terörsüz Türkiye sürecinde tüm vatandaşlarımızı “Her şeyden önce Türkiye” ve “Herkes eşittir Türkiye” anlayışı ile “millî birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeye” çağırıyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi; Türk milletinin birliğini ve beraberliğini koruyarak, toplumsal huzursuzluk alanlarının cepheleşmeye dönüşmesini önlemeyi ve herkesin inancına hürmet duyarak birlikte yaşama ideali etrafında kenetlenip toplumsal düşünce ve sıkıntıları çözmeyi amaçlamaktadır. Yapay farklılıkların öne çıkarılması yerine varlıklı ortak kıymetlerimizin bütünleştiriciliğinde ulusal bir bakış açısının hâkim olabileceğini düşünüyoruz. Ferdî özgürlüklerin geliştirilmesini, herkesin istediği üzere yaşama hakkının temin edilmesini, toplumsal duyarlılıklara sahip olma anlayışıyla tasada ve kıvançta bir olabilmeyi istek ediyoruz. Çağdaş dünya nimetlerinden bütün vatandaşlarımızın hakça yararlanmasını, devletin şefkatinin ülkemizin en ücra köşesindeki vatandaşlarımız tarafından hissedilmesini, adaletin hâkim olmasını, terör tehdidinin son bulmasını, huzur ve inancın tam olarak sağlanmasını öngörüyoruz. Başkan ülke ve harika güç Türkiye’nin inşasında vazgeçilmez önceliğimiz, “milli birliğin güçlendirilerek ortak hedeflere birlikte yürüme” iradesinin gösterilmesidir. Zira büyük ve Lider Türkiye’ye giden yol “toplumsal uzlaşmadan, milli mutabakattan geçmektedir.
Vatandaş olmanın imkânlarından yararlanmanın, yükümlülüklerini yerine getirmenin, ülkemizin zenginliklerinden istifade etmenin erdemine sahip etnik kökeni, dini ve mezhebi, ideolojik aidiyeti, siyasi görüşü ne olursa olsun “bu vatan benim, bu bayrak hepimizin, bu devlet benim” diyen ve bu değerlere yan gözle bakanlara tavır alabilen herkes baş tacıdır, can beraberimizdir. Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir. Türk milleti bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu vatanda hiçbir sebebin ayrıştıramayacağı kadar kaynaşmıştır. İnanıyoruz, “sadece ilahi isteğe talip olanlar” mutlaka başaracaktır. Türk milleti hak ettiği huzur, refah ve mutluluğa sahip olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Bu vesile ile vatan mücadelesinde toprağa düşmüş aziz şehitlerimizi, muhterem ecdadımızı rahmet ve saygıyla anıyorum.”